resim yok
02 Nisan 2012 - 00:00

 

Alt kattakiler-üst kattakiler yaklaşımıyla yola çıkıp statü çatışmalarının egemenliğinde bir aşk öyküsü olarak karşımıza gelen ‘Adını Feriha Koydum’, her geçen bölüm biraz daha ağırlaşıyor. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın kaptırılmasından sonra kanalın gözdesine dönüşen yapım, toplamda birinci olsa da, günü kurtarmak adına sergilenen bu gerçek gün gibi ortada…
 
Yalan Dünya’nın karşısına dikilmesinden sonra özeti daha kısa tutarak rakibinden önce yeni bölüme başlayan ‘Adını Feriha Koydum’, ne yazık ki içerik akışında aynı hızda değil! Vahide Gördüm’ün hastalık sebebiyle ayrılışından sonra Zehra karakterinin boşluğunu fazlasıyla yaşayan dizi, bu eksikliği doldurmak için ‘yavaşlatma’ formülünü devreye sokmuş bulunmakta.
 
‘Reklam-tanıtım-reklam’ bombardımanı arasında, bir dargın-bir barışık Feriha-Emir ilişkisini, uzun ve boş bakışmalarla lastik gibi sündüren senaryo, sürekli tekrarlanan repliklerle durumu iyice çekilmez kılmakta. Söz tasarrufunun yapıldığı sahnelere, oyuncuların donuk duruşları da eklenince vay ekran başındakilerin haline… Dizinin başından beri aynı ifadeyle ortalıkta boy gösterip yakışıklılık sergileyen Emir’in yüzünden duygularını anlamanın zaten imkânı yok. Feriha, biraz konuşturulsa kendini gösterecek ama payına düşen, dövene-sövene-sevene suskunlukla karşılık vermek olduğundan buna fırsatı yok.
 
Büyük aşkın, duygusal anlamda aktarılamadığı dizide, diğer karakterlerin konuşma temposu da alabildiğine yavaş! Feriha’nın babası Rıza Bey, baştan beri ders veren hoca modunda. Şimdi buna bir de ağır hareketler ve uzun süreli dik bakışlar eklendi. Hadi bu tarz, onun yaşından ve otoriter baba kimliğinden geliyor, diyelim. Peki, ya aynını uygulayan Emir’in annesi Aysun Hanım’a ne mazeret bulacağız? Dizinin son bölümünde tavan yapan ağırlığın altında ezilmemek mümkün değil. Rüya’nın evini ziyaret esnasında sabırları taşıran, her kelimenin sonunda durup bakan, bir söyleyip bin düşünen Aysun Hanım’ın, şiirin sözlerini unutmuş müsamere çocuğu pozuna sokulması iticiliğin ötesinde komedi. Telefonda Seher’le normal konuşan Aysun içeri girince acaba ‘ağır kaynana’ etkisi yaratmak için mi ağır çekime geçiverdi? Reklam furyasının yaşandığı yayıncılıkta, Aysun’un ağzından iple çekilen iki kelimenin arasına da rahatlıkla bir reklam sıkıştırılabilir. Hayret, ‘Bir reklam’ deyip üç reklam oynatanlar bunu nasıl düşünmemiş!
 
Feriha’yı kocasına dönmesi için ikna etmeye çalışan Hatice Hala’nın sürekli aynı cümleleri kullanması… Delibaş Mehmet’in kıskançlık dürtüsüyle bildik efelenmelerinde yaşanan çocukça tekrarlar… Tüm günlerini kapıcı kızı Feriha’yla Sarrafoğlu tahtının varisi Emre’nin dedikodusunu yapmakla geçiren züppe öğrencilerin yapmacık konuşmaları… Koskoca İstanbul’da aynı binaya doluşan sosyetikler… Levent’in damdan düşer gibi ortaya çıkan annesi ve kardeşi… Birden bambaşka kimliğe bürünen Gülsüm… Erkeklerin boylarına uymak için evde bile apartman topukla dolaşan bayanlar… Apartman-okul-otel-butik güzergâhında köşe kapmaca oynayan ‘Adını Feriha Koydum’ sakinleri…
 
‘Her diziye bir yabancı uyruklu kadın’ modasına uyup, Azerbaycanlı öğrenci karakterini yurt odasına eklemeyi de ihmal etmeyen ‘Adını Feriha Koydum’da bıkkınlık sekanslarını tamamlayansa ‘Mahkeme şov’! Yeni yapıldığı için olsa gerek, sık sık dizilerde rol alan Çağlayan Adalet Sarayı biçilmiş kaftan. Ailesinden bin tokat yediği halde gıkı çıkmazken kocasının bir tokadını evden kaçma bahanesi yapan Feriha’yla, Emre’yi karşı karşıya getiren duruşma ‘Lale Devri’ne özenme niteliğinde. Âşıkların zıt beyanıyla gelişen yargılamadaki baş saçmalık, basında çıkan onca habere karşın, Feriha’nın yeni soyadından ve Emir’le evliliklerinden, hâkimin bihaber olması… Çıkışta, Sarrafoğlu’nu yumruklayan Mehmet’in hazır bekleyen iki polis tarafından apar topar götürülmesi; Feriha’nın köşe bucak kaçtığı Emre’nin arabasına kurulup arkasına bakmadan gitmesi de mantıksızlıkların devamı.
 
Mahkeme ve hastane kapılarında sürünmekten başka işi olmayan karakterlere ‘zaman doldurma’ misyonunu yükledikçe çekilmez olan ‘Adını Feriha Koydum’un, durmadan başa saran konusu ve hece hece konuşmalarıyla birinciliği elden bırakmamasına gelince… İşte o da, ‘Fatmagül’ün yaptığı gibi, tükenişini uzatmalarla ötelemeye çalışan ve bir tokattan bölüm yaratan yapımın baştan kazandığı ivmenin neticesi! İster misiniz, daha da sündürmek için bir de ‘tecavüz’ çıkartılsın başımıza… Potansiyel sapık Halil akıl hastanesinde mevcut nasılsa. Cansu’yla birlikte gerçekleştirilecek yeni bir kaçırma olayı ve sonrasında tecavüz… Ballı kaymak. Bırakın bu sezonu önümüzdekini doldurmaya yeter de daha sonrasına bile taşır diziyi. Olur mu, olur!
 
Anibal Güleroğlu

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin