Ahmet Kural ve Murat Cemcir 'Düğün Dernek'i anlattı!

Son dönemin parlak oyuncuları Ahmet Kural ve Murat Cemcir'in yeni filmleri 'Düğün Dernek' dün vizyona girdi.

İki oyuncu; ukala olmadıklarını ancak zeki adamlar olarak egolarının piramitleri aştığını söylüyor

Son dönemde dizilerdeki performanslarıyla dikkat çeken Ahmet Kural ve Murat Cemcir, başrolünde yer aldıkları 'Düğün Dernek' filmiyle yine kendilerinden söz ettiriyor.

İki ünlü oyuncu, dün vizyona giren ve yönetmenliğini Selçuk Aydemir'in üstlendiği film hakkında Neslihan Perker'e konuştu...

Zeki Alasya ve Metin Akpınar'ın ardından son yılların en popüler ikilisi siz oldunuz.

MURAT CEMCİR: Aslında ikili komedyen Türk sinemasının geleneğinde olan bir şey. Zeki Alasya ve Metin Akpınar, bunların içinde en popüler olanıydı. Belki de son dönemde en istikrarlı şekilde devam eden biz olduğumuz için bu algı oluşmuş olabilir. Bizden önceki denemeler inandırıcı gelmedi belki de insanlara...

AZ RUH HASTASI DEĞİLMİŞİZ!

'Düğün Dernek'in yönetmenliğini Selçuk Aydemir üstleniyor. Onun için neler söyleyebilirsiniz?

M.C.: Aydemir, günde beş saat uyuyup 19 saat çalışan bir adam. Sürekli üretiyor. Onun kadar beceriklisini görmedim. Şimdiye kadar yaptığı işlerin hepsine bakın; hiçbiri birbirinin aynı değildir. Sizi sette idare etmez, onu kandıramazsınız; en iyisini yapmanız için sizi sabaha kadar uğraştırabilir. Egonuzu ayaklar altına alır... Biz de az ruh hastası değilmişiz; zorlanmayı seviyoruz!

Çok iyi anlaşıyor gibi görünüyorsunuz... Peki birbirinize zıt özellikleriniz hiç mi yok?

AHMET KURAL: Ben çok tez canlıyımdır. Murat daha sabırlıdır. Onun da, benim de takıntılarımız var elbette... Ama Murat kontrollüdür, beni de frenleyen odur.
M.C.: Ben hep sakinim... Kanım tez akar ama sakinim... Ben sürekli eleştiren bir adamımdır.

Hanginizin egosu daha yüksek?

M.C.: Selçuk, Ahmet ve benim egolarımızı toplasanız, Mısır Piramitleri'ni aşar. Ama bizim aramızda kimse ukala diye algılanmaz. Zekidir herkes ve böyle olunca kimse kimseye batmaz. Hayat enteresan bir şeyler verdi bize. Zaman zaman yanlış anlaşıldığımız durumlar olabilir!

SON BİR YILDIR DAHA TATLIYIZ

Hayatta neye tahammül edemezsiniz?

A.K.: İşle ilgili herhangi bir durumda gereksiz öfkelenebiliyorum. Dostluk anlamında yalan, en nefret ettiğim şey.
M.C.: Eskiden çok öfkelenirdim... 'Seven' filminde de sayılan o yedi ölümcül günahtan kin ve açgözlülük gibi tavırlar beni öfkelendirirdi, birisinin öfkelenmesi de beni öfkelendirir. Son bir yıldır daha mülayim, daha tatlı adamlar olduk.

Bir şeyleri yapmış olmanın verdiği huzur da insanı mutlu edip sakinleştiriyor. Sizde de bu oldu büyük ihtimalle...

A.K.: Kesinlikle evet...
M.C.: Sakinleşiyorsunuz. Aslında bilinçten öte bilinçaltını temizlediğinde pek çok şeyin ne kadar anlam ifade ettiğini anlıyorsun.[reklam]

Vazgeçmekte zorlandığınız şeyler oldu mu?

M.C.: Canım hariç her şeyden vazgeçebilirim. Bir de ciddi anlamda başarı takıntısı vardı bende.
A.K.: Ben hiçbir yere gitmem, çünkü kolay kolay vazgeçemem. Sahip olduğum bir şeyi kaybetmeyi sevmiyorum. Çok gerekiyorsa da vazgeçerim ama zorlanırım, kolay olmaz benim için.

GÖÇMEN PSİKOLOJİSİ FARKINDA OLMANIZI SAĞLAR

Nerede büyüdünüz?

M.C.: Tokat.
A.K.: Ben Kütahya'da doğdum. Çocukluğum; Nevşehir, Silopi-Şırnak, Karaman, Denizli, Antalya ve Nazilli'de geçti. Genel olarak Ege'de büyüdüm.

İstanbul'da büyüyen birinden farkınız nedir?

A.K.: İstanbul'da büyüyen insan, Silopi'de bir çocuğun nasıl büyüdüğünü bilmez ama ben hissederim. İstanbul'da büyüyen bir oyuncu olsaydım insanları merak ederdim ve gezerdim herhalde.
M.C.: Bence göçmen psikolojisi her şeyin çok daha farkında olmanızı sağlıyor. Bazı avantajların, içindeyken farkında olmayabilirsiniz. Ancak göçmenler her şeyi daha farklı algılıyor.