Aslıhan Gürbüz yeni dizisi 'Zeytin Tepesi'ni anlattı!

'Yahşi Cazibe'nin Azeri güzeli Aslıhan Gürbüz, iki yıl aradan sonra yeniden ekranda...

Bir süre setleri ve çalışmayı özlemek için sektörden el çeken Gürbüz, Kanal D'nin yeni dizisi 'Zeytin Tepesi'nde Deniz karakteriyle izleyici karşısına çıkacak.

* Sizi televizyonda en son 'Yahşi Cazibe' dizisinde izlemiştik. Aradan iki sene geçti, özlemiş misiniz?

- Evet, özlemişim. Zaten iki yıl çalışmamak da özlemek için aldığım bir karardı. Bu zaman içinde değiştim, dinginleştim ve hatta büyüdüm.

* 'Zeytin Tepesi'nin nasıl bir hikayesi var?

- 'Zeytin Tepesi' aşk, intikam ve güç üçgeni içinde geçiyormuş gibi gözükse de aslında insanların ailesine, köklerine ve hatta aşkına bağlılığının ne noktalara gelebileceğini gösteriyor. Bir kasabadaki iyi ve kötü mücadelesini anlatırken aslında kötülerin de saf kötü, iyilerin de su katılmamış iyi olmadığını gösteriyor.

* Yahşi Cazibe'deki Azeri şivesiyle akıllara yer etmiştiniz. Bu dizide de herhangi bir şiveniz olacak mı?

- Hayır, sanırım şiveli kadını yeteri kadar oynadım (gülüyor).

* 'Deniz' nasıl bir karakter?

- Deniz, üç kız kardeşin en küçüğü, anasının kuzusuyken birden kendini katil zanlısı olarak bulup, en güzel yıllarını hapiste geçiriyor. İyi halden dışarı çıktığında ise bıraktığından çok farklı bir kasaba buluyor. Masum olduğuna inanmayan kasabalılar ve bir sevgilisi varken, hatta aile bireylerinden bazıları bile onu istemezken, o hepsiyle mücadele etmeye başlıyor. Özetle mücadeleci bir kız diyebiliriz.

* Rol için imajınızı değiştirdiniz mi ya da yenilik yaptınız mı?

- Bu proje için saçlarımı kestirdim. Yönetmenimiz Barış Yöş’ün isteğiydi. Deniz’in saçları Aslıhan’dan daha farklı olmalıydı, o yüzden bir makas vurdurdum upuzun saçlarıma.[reklam]

* Siz de Deniz gibi köklerinize bağlı mısınızdır?

- Babam Eskişehir-Seyitgazili, annem Trakyalı. 5,5 yaşıma kadar İstanbul’da, sonrasında Bursa’da yaşadım. Ardından Balıkesir ve Konya’da okul yılları... Son 3,5 yıldır yine İstanbul’dayım. Yani “burası benim köklerimin olduğu yer” diyebileceğim bir yer yok. Bu noktada Deniz’den farklıyım. Kendimi dünya üzerinde hiçbir yere ait hissetmiyorum ya da “buradan başka bir yerde yaşayamam” diyemiyorum.

BEN MÜCADELE ETMEK YERİNE KÜSÜP GİDERİM

* Peki, Deniz kadar mücadeleci misiniz?

- İnsanoğlu hayatta kalma dürtüsü gereği zaten mücadelecidir diye düşünüyorum. Ama ben Deniz gibi masumluğuma inanılmadığı durumlarda mücadele etmek yerine sanırım küsüp gitmeyi tercih ederim.

* Annesini bulma çabası Deniz’in hapse düşmesine neden olmuş. Sonrasında da bizi hem aşk hem de entrika dolu günler bekleyecek sanırım...

- Deniz biraz dik kafalı biri. Korkmadan annesinin peşine düşüyor sonra da neredeyse her şeyini kaybediyor. Buna rağmen asla pişman değil, hâlâ annesiyle ilgili soruları var, ayrıca artık aşık olduğu adam yok. O adam onun o kasabada yaşamaması için elinden geleni yapıyor, işte mücadele kısmı da burada başlıyor. ''Deniz masumluğunu nasıl ispat edecek ve annesi nerede'' soruları aklıma takıldıkça heyecanlanıyorum.

GERÇEK BİR OYUNCU 'ASLA' DEMEMELİ

* ''Bir oyuncu hayal kurmamalı'' gibi bir açıklamanız var. Tam olarak ne demek istiyorsunuz?

- Bir oyuncunun hayalinde 'oynamak istediği rol' kalıbı olmamalı demiştim. Sen oyuncu olarak kafanda bir karakter yaratırsın ve bir gün bir teklif gelir ''işte bu'' dersin, ama onun senaryosu var, onun sette yorumunu yapan bir yönetmeni var, senin kafanda ise bambaşka bir hayal var... İşte bu noktada o hayal sana zarar verir çünkü oyunculuk sadece senin hayalin değildir, senarist ve yönetmenle ortak hayallerden üretilir.

* Peki 'asla oynamam' dediğiniz bir rol var mı?

- Böyle şeyler söylememek gerekiyor. İşimiz bu, tasvip etmediğimiz insanları da canlandırmamız gerekiyor. 'Asla' dememeliyiz.