Burak Özçivit'in Nişantaşı kabusu!

Nişantaşı'nda dilenciler çileden çıkarıyor...

İstanbul bazen yaşanmayan şehir haline geliyor. Kimin ne yaptığı, ne yapmak istediği belli değil...

HT Magazin ekibinden Tayfun Topal'ın bugünkü köşesinde yer vermiş olduğu yazısı şöyle:

İŞTE O YAZI

''Benim şikâyetim sokak satıcısı, çiçekçisi, mendilcisi, dilencisi... Nişantaşı'nda masalar dışarıda, hal böyle olunca oturduğun yerde tam önemli bir şey konuşurken ceketinden çekiştiren dilenci tayfası var.

Ya da gece kulübünden çıkarken önünü eşkıya gibi kesip zorla çiçek satmaya çalışan, kız arkadaşının yanında yaptığı hareketlerle seni rencide etmeye çalışan organize bir grup var.

BURAK ÖZÇİVİT'İN DE...

Yanında kız arkadaşın var, sokağa çıkmışsın mutlaka yanına gelen çiçekçiden çiçek almak zorundasın, başka yolun yokmuş gibi muamele yapıyorlar. ''Yok kardeşim istemem'', ''Sağ ol kardeşim'' kelimeleri anlamsız kalıyor. Seni dinleyen yok, tutturmuş sana o çiçeği verecek. Bir de yanında kız var ya iyice terbiye sınırlarını aşıyor.

Kısacası sokaktaki satıcılar inanın insanı çileden çıkarıyorlar. Sırf bu yüzden Nişantaşı'na gideceğim zaman iki kere düşünür oldum.

Gece trafikte gidiyorsun yine aynı şekilde. Geçtiğimiz günlerde eşkıya gibi Burak Özçivit'in önünü kesmişler.

Beş para etmez güllerini arabasının üstüne atmışlar. Çocuk almak istemiyor. Ama illa ki alacak. Böyle bir sıkıştırma, böyle bir psikolojik baskı yok. Metrelerce takip ediyorlar. Yoktan anlamıyorlar.[reklam]

Bütün İstanbul'u bunlar sarmış. Emniyetin İstanbul'daki görevi sadece araçlara ceza kesmek, gece gündüz çevirme yapmak oldu.

Kardeşim vatandaş bunlardan rahatsız oluyorsa en büyük sorun bu değil mi? Buna bir çözüm bulmanız gerekmiyor mu? Sayın Selami Altınok, İstanbul'a yeni geldiniz ama en büyük sorunlar böyle başlıyor. Sokağı babalarının malı zannediyorlar. Ha birisinin önünü kesip haraç almışsın, ha zorla bir şey satmışsın ne fark ediyor?

ÇÖZÜM BULUN...

Ama bunun farkında olmayan bir yönetim anlayışı var. Bizim peşimizde on koruma gezmiyor. Güzelim İstanbul'a yazık eden üç beş zibidi ile baş edemeyen varsa biz ne yapalım. Polisin sloganı var ''Polis, halk el ele'' diye. Ama maalesef bunları biz yaşayamıyoruz. Her gün arkamızdan trafik cezası gelir. Döndüğümüzde aracı bıraktığımız yerde bulamayız. Başımıza bir şey geldiğinde kendimizi kucağına attığımız emniyetin son dönemlerdeki tavrı sadece benim değil herkesin büyük tepkisini çekiyor.

Sayın İstanbul Emniyet Müdürüm lütfen olaylara bir el atın. Vatandaşı canından bezdiren bir polis timi var. Buna lütfen çözüm bulun.''