resim yok
30 Kasım 2012 - 00:00

 

Tarih okuduğunuzu öğrendim... 
 
- Evet; Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde okuyorum. Almanya’da kaydımı dondurup Türkiye’ye geldim, nasıl olsa bir gün geri dönerim diye. Dönmeyince, öğrenimime burada devam etmeye karar verdim. Zamanında bitirmeye de kararlıyım.
Bölümümü çok seviyorum; okumuş olmak için okumuyorum. Bana farklı pencereler açıyor. Örneğin bir dönem dizisi olan “Veda”da anlatılanlar bana hiç yabancı gelmedi bu yüzden.
Dizinin bitmesi üzdü mü sizi?
 
- “Veda” sürpriz bir şekilde bitti. Çok güzel hazırlanmış bir işti, teknik ekip ve kadro muhteşemdi. O nedenle ‘bitiyor’ dendiğinde kırıldık ama üzülmedik. Çok iyi bir iş yaptığımızdan emindik; hatta şu anda devam eden birçok işten çok daha iyiydi. 
“Keşke şunu yapsaydık” diyeceğimiz hiçbir şey yok. Bir noktada seyircinin takdirine kalıyor. Sekiz bölüm de olsa kaliteli bir iş çıkardığımıza inanıyoruz.
Sırada yeni bir proje var mı?
 
- Görüşülen projeler var; sinema filmleri ve diziler... Ancak henüz netlik kazanmadı. Yeter ki zamanlama doğru olsun. Ben sinema filmlerinin bir parça daha keyifli olduğunu düşünüyorum. Tek bir senaryo üzerinden çalışıldığı için kurulan bağ da farklı oluyor. Oradaki karakteri çok daha ince işleme şansını yakalıyorsunuz. Diziler çok hızlı tüketiliyor, dolayısıyla hızlı da üretiliyor.
 
Hangi projenizi kariyerinizde sıçrama noktası olarak kabul ediyorsunuz?
- “Yaprak Dökümü”! Beş yıl sürdü; benim için bir değil, birkaç dönüm noktası demek bu yüzden. Uzun sürdüğü için mesleğimdeki aşamaları yavaş yavaş geçtim. 19 yaşındaydım başladığımda, o diziyle büyüdüm diyebilirim.
 
Peki ya “Evim Sensin”? 
 
- İlk filmim değil ama sinema kariyerimde sıçrama noktam... En çok izlenen, en çok beğenilen filmlerden biri oldu. Kendi adıma; bu ciddi bir başarı. Heyecan olarak diğer filmlerimden ayırt edemem belki ama en fazla sayıda seyirciye bu filmle ulaştım. Öyle olunca keyfim, dolayısıyla da sinema aşkım çok daha arttı.
 
Filmde söylediğiniz türkü de bayağı ses getirdi bu arada. 
 
- Önceden planlanmamıştı, spontane gelişti. Önce “Böyle bir şey yapsak mı?” diye konuşuldu ama ben pek ciddiye almadım, unutulur diye düşündüm. Özcan (Deniz) bana “Bu türküye çalış” dediğinde de pek üstünde durmadım. Sonra bir gün sette; “Haydi bakalım türkü ne durumda” dedi. O an söylemeye başladım. Evde birkaç kez dinlemiş ve ezberlemiştim.
Özel ders aldınız mı?
 
- Hayır, zaten doğru da olmazdı. Sonuçta oradaki Leyla karakteri söylüyor türküyü, dolayısıyla çok iyi söylüyor olmam tuhaf kaçardı. En doğal halimle söylemeliydim ben de. Doğrusu, bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştim. Çok şaşırdım.
 
İçinize bir müzik virüsü girdi mi bu deneyimden sonra?
 
- Müzik virüsü bende hep vardı zaten. Şarkıcı olmak gibi bir niyetim yok, hiçbir zaman oyunculuğu bırakıp şarkıcılığa geçmem. İşimle ya da başka bir projeyle ilgili olabilir ancak. Bir projede şarkı söyleyen bir karakter gibi örneğin.
 
Ekranda çok olgun bir görünümünüz var. Oysa henüz genç bir kadınsınız...
 
- “Yaprak Dökümü”ndeki karakterim nedeniyle görüntüm daha olgundu. Oradaki Necla sert köşeleri olan bir kadındı. Dolayısıyla ağır makyaj ve yapılı saçlarla görünmesi gerekiyordu. Yine de “Veda”da 18 yaşındaki Mehpare’ye kolaylıkla geçiş yapabildim. Karakterlerin ruh durumu dış görüntüyü de etkiliyor haliyle.
 

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin