resim yok
29 Kasım 2012 - 00:00

 

Tuba Büyüküstün, neredeyse 1,5 yıldır ortalarda yok; bir dizide rol almıyor, çekim yapmıyor, röportaj vermiyor. Tabii ki oynadığı reklam filmiyle televizyondan hepimize “göz kırpıyor” ama bunun sevenlerine yettiğini söylemek pek mümkün değil.
   
 
Bir de anne olunca işlere uzun bir ara verdi... Yoksa bize mi öyle geldi? 
 
“Dışarıdan ara vermişim gibi görünse de, aslında hamileliğimin altıncı ayına kadar çalıştım, reklam filmleri çektik. Bebekler üç aylık olduktan sonra da devam ettik. Yani sadece altı ay kadar ara verdim sayılır” diyerek düzeltiyor.
 
Peki sadece altı aylığına da olsa, işlere ara vermek kendisine iyi geldi mi? Bunu uzun uzun cevaplıyor: “Çok yoğun çalışıyoruz, tabii ki arada dinlenmek iyi geliyor. Bu, oyunculuk açısından da faydalı; yoksa bazı şeyler otomatiğe geçer. Oyunculuk yenilenmeyi gerektiren bir meslek. Şimdiye kadar hiç dinlenme fırsatı bulamadım; zaten ara verecektim. Hamileliğim çok denk geldi. Kızlarım yüzünden ara vermişim gibi görünse de, sebebi bu değil.” 
İyi de bir oyuncu ne kadar seviliyor veya başarılı olursa olsun, sebebi ne olursa olsun, ara verirken tereddüt etmez mi? Tuba Büyüküstün, “Ara vermek istiyordum ama bunu ‘Biraz ortalıkta olmayayım, yüzüm dinlensin’ diye planlamadım. Sadece biraz durmaya ihtiyacım vardı. Bu arada, ben zaten plan yapamam. Bana birkaç hafta veya birkaç ay sonrasını sorun, nerede olacağımı veya ne yapıyor olacağımı söyleyemem; buna dair bir planım da yok. Şu anda, beş gün sonrasını bilirim; daha ötesini değil. Her an, her şey olabilir. Yaptığımız planlar gerçekten bir işe yaramayabilir” cevabıyla aslında hayata bakış açısına dair epey ipucu veriyor.
 
ONUR’LA HİSLERİMİZ BİR ANDA GELİŞTİ
Anneliğe kolay adapte oldu mu? Çocukları çok sevdiğini, onlarla ilgilenmenin her zaman hoşuna gittiğini söylüyor. “Ama annelik her şeyden çok; bir insan dünyaya getirdikten sonra, ayakları üstünde durana kadar ihtiyacı olduğunda ona destek olmayı barındırıyor. O çocukla beraber ‘yürümeyi’. En çok buna şükrediyorum.”
Hemen ikizleri konuşmaya başladık; ancak kendisi gibi oyuncu olan eşi Onur Saylak’ı da unutmadık. Eşiyle ilk tanıştığında onun “o insan” olduğunu hissetmiş miydi? “Hayır, çünkü Onur’la dört senedir arkadaştık. O hisler, yani hepsi bir anda oldu” diyor. Sonrasını biliyorsunuz, ilişkileri gelişti ve bir baktık ki aile olmuşlar. Hemen söyleyelim: Onur Saylak, eşini her iki günkü çekimin ardından da almaya geldi ve çekimlerin bitmesini sabırla bekledi. Uzaktan izledi. Cep telefonuyla eşinin fotoğraflarını çekti. Ona hayran hayran baktığını görmemek mümkün değildi.
Ya o nasıl bir baba? Bunu tabii ki Büyüküstün’e soruyorum. Verdiği cevap durumu gayet güzel özetliyor: “Bebeklerimiz doğdu; birkaç gün sonra onları aldık ve eve geldik. Hiç kimseyi istemiyoruz, yalnız kalacağız, ikizlere ikimiz bakarız dedik. Aynen öyle de yaptık. Ve hayatımıza kaldığı yerden Maya ve Toprak’la devam ettik.”
Anne olunca nelere vakti kalmadığını merak ettiğimde Tuba, bir insanın istediğinde her şeye zaman bulabileceğini hatırlatıyor. Eğlence anlayışı da değişmemiş çünkü anne olmadan önce de çok fazla dışarı çıkan biri değilmiş: “Bu manada hayatımda fazla şey değişmedi. Eskiden de dışarı çıkmayı üşenirdim. Arkadaşlarım çağırırdı, ‘geleceğim’ der, sonra vazgeçerdim.”
Bu arada, Maya ve Toprak sadece görünüş olarak değil, karakter olarak da farklıymış. Anneleri “Çok farklılar. Aynı ortam ve ailede doğmuş olsalar da farklı karakterlere sahipler. Bebekler gerçekten karakterleriyle doğuyorlar” diyor.
 
İŞİMLE İLGİLİ EŞİMİN FİKRİNİ ALMAK İSTERİM
Evlilik, ilişkilerini nasıl etkiledi, bir şeyler değişti mi? Uzun uzun düşünüyor, belki aklına bir şey gelir diye... Sonra hiçbir fark göremediğinin altını çiziyor. Peki evde iki oyuncu olunca ne oluyor? Birbirlerini televizyonda izlerken yorum yapıyorlar mı? Tuba Büyüküstün, “İnsan eşinden tabii ki yorum istiyor. Ama bu, oyuncu olmasaydı da olurdu. Herkes yaptığı işle ilgili eşinin fikrini almak, ona danışmak ister” cevabını veriyor.
 
Eşiyle tekrar aynı projede yer almayı isteyip istemediğini de merak ediyorum bu arada: “İsterim tabii ki, hem de çok. Onur, benim keyifle çalıştığım bir oyuncu. Onunla her zaman çalışırım.” 
Bu çekimden önceki ilk görüşmemizde “Ben 15 dakikada hazırlanırım” demişti. Oysa pek çok kişi onun gibi göz önünde olan insanların dışarıya çıkmadan önce, özellikle de davetlere saatlerce hazırlandığını sanıyor: “Ben hep öyleydim; oyuncu olmadan önce de, sonra da, hep çok kısa sürede hazırlanan biri oldum. Zaten sette saç ve makyajla saatler geçiyor; bir de özel hayatımda, bir yere gideceğim diye saç ve makyaja zaman vermek bana çok saçma geliyor. En fazla yarım saat bana yetiyor.”
 
Peki topuklu mu, düz ayakkabı mı? “Topuklu giyebilen kadınlara çok özeniyorum. Her seferinde ‘ben de topukluyla dışarı çıkayım’ diyorum ancak bu çok nadir oluyor. Makyaj konusunda da öyleyim. Şimdi onunla mı uğraşacağım deyip çoğu zaman vazgeçiyorum.”
 
HAMİLELİK KİLOLARINDAN KURTULAMAYAN KADINLAR ESKİDE KALDI
Doğum sonrası “olmayan kiloları”; yani nasıl bu kadar fit ve ince göründüğü çok yazıldı, konuşuldu. “Ben bunu kendime has görmüyorum. Günümüzde annelerin bir çoğu incecik. Hamilelik kilolarından kurtulamayan kadınlar eskide kaldı” diyor. Yaş almakla ilgili bir sorunu var mı peki: “Bunu bana çok tehlikeli bir yaşta soruyorsunuz” diyerek gülüyor. 30 yaşında bedeninin yaş almaya başladığını hissettiğini iddia ediyor.

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin