Onur Tuna Röportajı

Filinta dizisinin başrol oyuncusu Onur Tuna ile yaptığımız röportajımız..

resim yok
03 Şubat 2015 - 17:45
Röportaj

Filinta dizisine adını veren karakter Mustafa. Başrol oyuncularından, Kadı Gıyaseddin’in manevi oğlunu canlandıran Onur Tuna ile yaptığımız röportaj. İyi okumalar dileriz..

 


Filinta hakkında neler düşünüyorsunuz, Mustafa bunun neresinde ve senaryo sizce nasıl?

- Filinta bu güne kadar Türkiye’de yapılmamış, denenmemiş bir aksiyon projesi. 19. yüzyılın ikinci yarısını anlatıyor. O dönem Londra, İstanbul ve Paris var... New York gibi bir şehir bile yok. O dönemlerde İstanbul’da günümüzde de olan kaçakçılık, hırsızlık, cinayet gibi kavramları polisiye bir şekilde çözmekle uğraşıyoruz.

 

Bunların dışında Filinta Mustafa bir kumpasa maruz kalıyor ve aklanmak için bir senesi var. Bu sene içerisinde olan olay örgüleri var ve epizodik olarak bölüm oyuncularımızla birlikte işlediğimiz bir polisiye hikâyelerimiz var.

 

Hikâyeyi ve senaryoyu ilk okuduğumda diğer arkadaşlarım gibi beni de çok heyecanlandırdı. Çünkü çok fantastik, canlı, aksiyonu bol, plan ya da sinematografik olarak Türkiye’de bugüne kadar denenmemiş sahneler yazılmıştı. Tabi bunları çekme girişiminde bulunmak her oyuncunun, her yönetmenin isteyeceği bir şeydir. Sonuç olarak dünyanın en büyük platolarından birinde çalışıyoruz. Bütün reyting ya da arz talep olgularının dışında söylüyorum bunu, gerçek sinema izleyicileri Filinta’ya baktıklarında çekilen planların kalitesine, zorluklarına veya teknik bilgisine baktıklarında bugüne kadar böyle bir şey izlemediklerini zaten göreceklerdir.


Foto Abdullah ile Mustafa’nın tanışıklığı nereden geliyor?

- İstanbul’un ilk fotoğrafçısı. Pera’nın… Gerçek bir kişiden esinlenilmiş. Fakat biz Abdullah’ı diğer karakterler gibi fantastik işleyip, mucit, bize yardım eden, şuan günümüzde kullandığımız teknolojik aletlerin temellerini atmış bir karakter olarak işliyoruz. Abdullah ile olan ilişkisi hem gönülden hem akademik bağdır.


Kadı Gıyaseddin ile de gönül bağınız var mı?

- Kadı Gıyaseddin ayrı bir durum. Mustafa’ya kattığı şey, tasavvufi ve insani bir boyuttadır. Daha bebekken Mustafa’nın kimliğinin oluşmasında payı var.


Çok kaliteli bir iş yapıyorsunuz, her bölümü ayrı bir film tadında ortaya çıkıyor. Bu kadar kaliteli bir çalışma olunca, ufacık bir hata göze batabiliyor. Dolayısıyla özellikle sosyal medyada bazen sert eleştiriler yapılabiliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Biz elimizden geleni yaptığımıza eminiz. Türkiye’de bu denli görüntü kalitesi güçlü, sinema bilgisi ve kültürü yüksek bir dizi varsa kıyaslanması gerekiyor. Ben şahsen olmadığına inanıyorum. Kıyaslanamayacak kadar özel bir yapım. Türkiye’de bu şartlar altında böyle bir işi çıkarmak kolay bir şey değil. 15 saniyede izlenen bir sahne 8 saatte çekiliyor, o yüzden biraz hakkaniyetli olunması gerektiğini düşünüyorum.


Lara diyecek olursak…

- Lara aşk… Lara takıntı... Mustafa’nın bir kumpasa maruz kalması durumu var ve bir sene içinde kendini aklayamazsa öleceğini biliyor. Bir tarafta ölüm, bir tarafta aşk ve bir tarafta da en yakın arkadaşını kaybetmiş bir adam var. Bu derece paranoyak bir adam âşık olmaya çalışıyor ve tüm problemlerinden arındığı tek yer Lara.


Şu anda da Lara ile pek bir şey olmuyor…

- Zamanla olacaktır. Sonuçta 1850’li yılları anlatıyoruz. Yoksa ben de isterdim Lara’yla sokakta el ele yürüsün Mustafa… Ama böyle bir şeyin imkânı yok o dönemde.


Boris Zaharyas?

- Kötülük. İstanbul dünyanın en büyük merkezlerinden bir tanesi ve liman ticaretine hâkim bir şehir. Bu dünya üzerinde önemli bir nokta, jeopolitik olarak. Dolayısıyla bu noktada çok güçlenmiş, tefecilik yaparak banker olmuş bir insan iyi olmasa gerek.


Altıncı bölümden itibaren Mustafa yavaş yavaş kendini sorgulamaya, geçmişiyle ve Babasıyla ilgili kafasında soru işaretleri oluşturmaya başladı. Bu süreçte Mustafa kendini ararken değişecek mi?

- İnsan olarak bakarsak zaten mutlak bir karakterden söz edemeyiz. Mustafa geçmişini arayacaktır illaki, fakat Kadı Gıyaseddin’in ona verdiklerini ya da ona hissettirdiği babalık hissiyatını göz ardı edecek ya da kenara itecek bir adam değil. Dolayısıyla değişimler hayatla beraber, yaşanan olaylarla beraber anlık tepkimeler olabilir, hiç vermeyeceği reaksiyonları verebilir Mustafa. Yeryüzünde hiçbir insan için mutlak bir karakterden söz edemezsiniz, insanlar bir gün içinde değişebilirler.


Dizi başlamadan önce Osmanlı’yı araştırdınız mı?

- Tabii ki, herkes kadar benim de Osmanlı’nın kuruluşu, gelişme dönemi, fetih dönemi, lale devri, yıkılma süreci ile alakalı kronolojik bilgim hem tarih kitaplarından hem de bugüne kadar okuduğum kitaplardan zaten vardı. Fakat bu işle beraber farklı noktalara değinmeye başladık. Mesela insanlar sokakta nasıl yürürler, feslerini nasıl takarlar, kadınlar birbiriyle nasıl selamlaşıyorlar gibi. Bunların hepsi daha sosyal psikolojik bilgiler hikâyeyle alâkalı. O yüzden tarihi bilgiler dışında bu tür araştırmalarımız oldu.


Tespih çekiyorsunuz, daha önceden de var mıydı?

- Burada başladım. Alpaçino’nun bir lafı var; “Oyunculuğun \\%60’ı beklemektir” diye. Bekleriz bir gün. (gülüşmeler)


Filinta Mustafa olmasaydı hangi karakteri oynamak isterdiniz?

Büyüyünce Kadı Gıyaseddin olacağım. :)

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin