resim yok
07 Ocak 2012 - 00:00

 

Nejat İşler, Kanal D’nin yeni sezon bombası “Keşanlı Ali Destanı”ndaki oyunculuğuyla bir kez daha izleyiciyi kendine hayran bıraktı. Oyuncuların rollerine zamanla adapte oldukları görüşüne şiddetle karşı çıkan ışler, “Seyirciyi ilk bölümde alamazsan, sonra ağzınla kuş tutsan geri gelmez! Seyirci torpil yapmaz. Oyuncunun daha iyi oynayacağı zamanı beklemez. Onun için işi baştan sıkı tutmak lazım, ben öyle yapıyorum” diyor.
 
 
Oyuncuların genellikle dizinin ilerleyen bölümlerinde rollerine adapte olduğu söylenir. Bu sizin için de geçerli mi?   
- Bence tam tersi geçerli bunun. Seyirciyi ilk bölümde alamazsan, sonra ağzınla kuş tutsan geri gelmez! Seyirci torpil yapmaz. Oyuncunun daha iyi oynayacağı zamanı beklemez. Onun için işi baştan sıkı tutmak lazım, ben öyle yapıyorum.
 
Ve başarılı da oluyorsunuz. Peki “Keşanlı Ali Destanı”na gelirsek... Canlandırdığınız Keşanlı Ali karakterinin en sevdiğiniz yanı ne oldu?
- Saflığı... Zaten ben en büyük kabadayıların hep saf insanlar olduklarını düşünüyorum. O yüzden isyan ediyorlar gibi geliyor bana. Mesela ıstanbul’da yaşamış “Karınca Ezmez” lakaplı kabadayı var. Karıncaya zarar vermezmiş, düşünün işte...
 
Karakteriniz sessiz sakin bir delikanlıyken agresif bir kabadayıya dönüştü. Her şey bir bölümde oldu. Bu hızlı dönüşüm sizi zorladı mı? 
- Aslında bayağı zorladı, ama aynı zamanda zevkli bir dönem oldu benim için. Sette kafa kafaya verip “nasıl yapalım” diye epey konuştuk. Başta Çağan (yönetmen Çağan Irmak) olmak üzere bütün ekip arkadaşlarıma teşekkür borçluyum.
          
SOKAKTA “ALİ” DİYE SESLENİYORLAR ARTIK
 
Bu karakteri sevdi mi izleyici? Sokakta nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- Sevdi ki rakamlar her bölümde artıyor. Bir de sokakta karakter ismimle sesleniyorlar artık, gerçek ismimle değil. Bu benim için çok değerli...
 
Bu projenin içinde yer almaktan mutlu musunuz?
- Hem de çok... Allah bozmasın, çok eğleniyoruz. ışini seven, birbirine yardımcı olan çok güzel bir ekibimiz var.
 
Bir röportajınızda “Televizyonda sadece para kazanmak için varım” demişsiniz. Bu düşünceniz değişti mi?
- Bunu 10 yıl önce söylemiştim ve o zaman böyle bir şeyi ilk söyleyen de bendim. şimdi bakıyorum herkes bunu söylüyor, yeni nesil oyuncular bile... Çünkü bu, bir durum tespiti. Çalışma koşulları zevkle ve istekle işimizi yapmamıza izin vermiyor. O zaman sete gitmek için tek bir motivasyon kalıyor, o da banka hesabı. Çok şükür yıllar içinde daha konforlu bir konuma geldim sektörde. ışe bakışı bana benzeyen insanlarla çalışıyorum artık. Benzer düşüncelere sahip insanlar şartları değiştirebilirler. “Keşanlı Ali Destanı” da böyle bir iş. O yüzden zevkle gidiyorum sete, ama banka hesabımı da kontrol ediyorum tabi...
 
MASUM ALİ’Yİ OYNAMAK BENİM İÇİN RİSKTİ
 
Hangi Ali’yi oynamak daha çok hoşunuza gitti? O sakin delikanlıyı mı yoksa kabadayı olanı mı?
- İlk bölümlerdeki “masum Ali”yi oynamak zor, seyirci algısını düşünürsek de benim için riskli bir durumdu. Ama risk almayı severim, hele arkamda prodüksiyonundan rejisine, görüntüsünden setine, kastından senaryosuna iyi bir ekip varsa... “Kabadayı Ali”yiyse, bildiğimiz, çok seyrettiğimiz “ağır abi” halleriyle oynamayacağım zaten. ılerleyen bölümlerde göreceksiniz. Yani ikisini de seviyorum...
 
Çağan Irmak ile çalışmak nasıl? Karakter özelliklerini ortaya çıkarırken Çağan Irmak sizi nasıl yönlendiriyor? Önceden senaryo üzerinde çalışıyor musunuz, yoksa bu sahneler çekim esnasında mı ortaya çıkıyor?
- Çağan büyülü bir adam. O da risk almayı seviyor ve işini iyi yapmak istiyor... Bu bizim ilk çalışmamız değil, bu yüzden birbirimizi hızlı anlıyoruz. Bazen sadece bakışla... Söz konusu dizi olunca, hız çok önemli. O da, ben de hayatın, işten daha önemli olduğunu bildiğimiz için, dikkatli, titiz, iyi hesaplayarak ve dersimizi çalışarak yapıyoruz işimizi. Daha rahat uyumak için... Galiba en önemli şey bu hayatta,kafanı yastığa huzurla koymak...
 
HALDUN TANER’İN EŞİNDEN TAM NOT
 
Bu dizide de olduğu gibi, tiyatro oyunlarının ekrana uyarlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Zamanla insanların sanat veya kültür ürünlerini tüketme şekli değişiyor. Geçim derdi de bunun üstüne eklenince, en ucuz eğlenme biçimi televizyon gibi gözüküyor. “Keşanlı Ali Destanı” aslında çok oynanan bir oyun. Bize ait, bu coğrafyaya ait... Özen Yula bence mükemmel bir uyarlama çıkarıyor ortaya. ışin set tarafında da artık tartışmasız memleketin en iyi yönetmenlerinden biri var. Eğer böyle bir sinerjiyle yapılacaksa, tiyatro oyunları da, romanlar da televizyona uyarlanmalı. Ortak kültürümüzün yeni nesillere ulaşması için bunu yapmalıyız diye düşünüyorum...
 
Sizce Haldun Taner hayatta olsaydı, diziyi beğenir miydi?
- Geçenlerde Haldun Bey’in eşi Demet Hanım aradı seti... “Keşanlı Ali’yi size teslim etmekle doğru bir karar vermişim” dedi.

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin