Adını Feriha Koydum'un Aysun'undan ilginç açıklamalar!

'Adını Feriha Koydum Emir'in Yolu'nda Çağatay Ulusoy'un annesini oynayan Ahu Sungur'la söyleşi...

Fenerbahçe Parkı’nda deniz kıyısındaki kafelerden birinde konuştuk tiyatro oyuncusu Ahu Sungur’la…

‘Adını Feriha Koydum’ dizisinde Çağatay Ulusoy’un annesi rolünde izlediğimiz Sungur, Gezi Parkı direnişinde gençlerin yanındaydı.

Samimi açıklamalar

Ahu Hanım, siz tiyatrodan gelen bir oyuncusunuz. Ancak ülkemizde tiyatroların da durumu içaçıcı değil… Size göre çözüm yok mu?

Bana kalırsa, gençler artık tiyatromuza da sahip çıkmaya başladı. Memet Ali Alabora ‘Mi Minör’ oyunuyla ilgili olarak “Ne güzel, artık tiyatroya ilgi gösteriliyor” dedi. Ben tiyatrodan umutluyum. Yüksel Bey, bir gün bugünler de yazılacak, oynanacak.

Siz de Emine Ülker Tarhan’ı oynayabilirsiniz?

Emine Ülker Tarhan’ı çok beğeniyorum, Nazlı Akay’ı alkışlıyorum. Üslupları çok güzel, kendileri çok güzel. Meclis’te kadınlarımızın sayıları çoğalmalı. Bir gün Emine Ülker Tarhan’ı sahneye ya da beyazperdeye taşıma görevi bana verilirse seve seve yaparım.

Ahu Sungur, Akademi İstanbul’da tiyatro bölümü mezunu. Semaver Kumpanya, Tiyatro Çisenti, Tiyatro Kedi’de çalıştınız.

Tiyatro Çisenti ne yazık ki kapılarını kapattı. Tiyatro Kedi’de 2002′de Semih Sergen’le Bir Komiser Geldi adlı oyunda oynadım. Öyle bir ustayla başrolü oynamaktan büyük keyif almıştım.

‘Adını Feriha Koydum’ ve ‘Emir’in Yolu’ dizilerinde Emir rolündeki Çağatay Ulusoy’un annesi Aysun Sarrafoğlu’nu oynadınız.

‘Adını Feriha Koydum’ dizisinde Çağatay Ulusoy’un annesi olmak da büyük keyifti. Yaşım genç olsa da anneyi oynadım. Çağatay benden 10 yaş küçüktü ve kamera önünde zorlandım. Ancak beni zorlayan rolleri çok severim. Aysun Sarrafoğlu rolü hala hatırlanıyor.

Çağatay Ulusoy, narkotik polisiyle başı derde girince sorgulandı, sonra köşesine çekildi. Beş ay sonra, geçtiğimiz hafta Çeşme’de bir havuz partisinde ortaya çıktı.

Dünyanın en sakin ve efendi gencidir Çağatay. Bir süre köşesine çekilmesi iyi oldu onun için.

Ne yazık ki zaman zaman uyuşturucu operasyonlarında ünlü isimler de açıklanıyor. En son modacı Hakan Akkaya da uyuşturucuyla ilgili sorguya alındı.

Keşke uyuşturucu sanat dünyasını hiç etkilemese.

Çağatay Ulusoy’un annesiydiniz kamera önünde. Onun uyuşturucuya ilgi duymasını hiç mi hissetmediniz?

Çağatay Ulusoy’un uyuşturucu kullandığını hiç farketmedim. Bakın, ben de oyuncuyum ve kimseyi yargılamam. Çevremde uyuşturucu kullanan olmuştur ama ben asla denemedim. Uyuşturucunun sonu felaket…

Bazı oyuncular, yaşadıkları yoğun stresten kurtulmak için mi, yoksa çevre etkilenmesi yüzünden mi yöneliyorlar uyuşturucuya?

Sanat dünyasında uyuşturucuyla daha üretken olunduğu sanılıyor galiba. Bu büyük bir yanlış, büyük bir yanılgı.

‘Adını Feriha Koydum” dizisinin yıldızı Hazal Kaya hala Amerika’da mı?

Hazal Kaya, hala Amerika’da, oyunculuk eğitimi alıyor.

Son dizisi tutmadı, bir anlamda bunalıma mı girdi?

Zaten Amerika’ya gidip oyunculuk üzerine eğitim de olmak istiyordu. Dizi sona erince fırsat bu fırsattır diyerek gitti.
[reklam]
Yeni bir proje gelse, Çağatay Ulusoy’ ve Hazal Kaya’yla tekrar aynı dizide olmak ister misiniz?

Neden olmasın, proje sağlam, rolüm de güzel olursa, oynarım elbette.

Büyük projeler, tutan dizilerde yaşanan set stresleri, sanırım oyuncuları çok hırpalıyor.

Düşünsenize haftanın hemen her günü, kamera önünde ve bir odada hep birliktesiniz. Karı koca olsanız bile kavga edersiniz. Canınız olsa sıkılıyorsunuz.

Yeni projeler var mı?

İki yeni dizi projesi var. Her ikisi de çok hoş. İkisi de dram karakterler. Beni zorlayacak roller olacağı için ikisini de çok sevdim. Eylül gibi düşünülüyor.

Son haftalarda konuşmama kararı almıştınız, susmayı tercih ettiniz. Çünkü, Gezi Parkı’yla başlayıp tüm Türkiye’de yankılanan olaylar sanırım sizi de çok etkiledi.

O çadırların yakıldığı, orantısız gücün kullanıldığı ilk müdahale içimi acıttı. Düşünmeden kalkıp Gezi Parkı’na koştum. Bana göre ağaçları korumak için başlatılan protesto o sert müdahaleden sonra direnişe dönüştü. Bugün bir ağacın, sadece bir ağaç olmadığını, özgürlük, demokrasi, birlik beraberlik ve dayanışma olduğunu gördük. Tek başına hür bir ağaç, özgürlük ve demokrasi rüzgarıyla bizi gölgesinde topladı. Demokrasi ve özgürlüğün olmadığı bir yerde ağaçlar da çiçek açmaz. Biz yüzde elli, yüzde elli ayrıştırılamayacak kadar birbirine bağlı bir milletiz.

Kaç gün kaldınız Gezi Parkı’nda?

Üç gün Gezi Parkı’nda kaldım. Bu arada biber gazı yedim.

O gaz nasıl etkiliyor insanı?

Gırtladığınız kuruyor, gözleriniz yanıyor ve yaşarıyor, bir süre nefes alamıyorsunuz. Orada aydın, pırıl pırıl, kültürlü gençler vardı. Dertleri siyaset ya da parti değildi. Özgürlük istiyorlardı, dayatmalara karşıydılar. Keşke onlara sert müdahaleler yapılacağını, oturup konuşulsaydı. O gencecik insanlar ölmeyecek, binlerce yaralı olmayacaktı. Başbakan televizyona çıkıp “Yüzde 50′yi evde zor tutuyorum” deyince ben kulaklarımı kapattım. Biz hep birlikte bir bütünüz. Böyle bir laf edilir mi? Artık hiçbir şeyin eskisi olmayacağına inanıyorum. Çünkü kitap okuyan, baleye operaya giden, tiyatrosuna sinemasına sahip çıkan, mizahı seven ve yapan, piyano dinleyen bir gençliğimizin olduğunu öğrendik.Bu gençlerin hepsi Atatürkçüydü. Ben Selanikliyim ve Atatürk’e aşığım!

Usta oyuncu Suat Sungur’la 2002′den beri evlisiniz ve 8 yaşında Ege Yücel adında bir de oğlunuz var. İkiniz de oyuncusunuz. Oğlunuza ya da birbirinize zaman ayırma konusunda problemler oluyor mu?

Kocam Suat Sungur da oyuncu ve ikimiz de oğlumuza zaman ayırma konusunda hiç sıkıntı yaşamadık. Oğlumuz Ege’ye ikimiz baktık, büyüttük. Ege şimdi bir küçük adam oldu. Babası ve annesi gibi oyunculuğu düşünmüyor. Geçende okulda bir arkadaşı buna vurmuş, ertesi gün gene vurmuş. Ege’ciğim sen de kendini koru ve gerekirse sen de ona vur dedim. Ege şu cevabı verdi: “Hayır anne, ona karşılık verirsem bu kavga büyür. Dünyanın iyi insanlara ihtiyacı var. Ayrıca o benden daha zayıf, vurursam canı çok yanabilir.”