23 yaşındaki oyuncu Hafsanur Sancaktutan, verdiği röportajda hayatıyla alakalı bilinmeyenleri anlattı!
Kerem Bürsin’le sosyal medyada atışmanızı görüyoruz.
Güzel. Birlikte çok eğleniyoruz. Bazen “Tamam Kerem, artık işe dönelim” falan diyorum. Çünkü benimle çok uğraşıyor. Bu röportajı da okuyacaktır. Buradan Kerem’e bir şey söyleyebilir miyim?
Tabii…
Sana hayatının şokunu yaşatacağım Kerem!
Aa ne istiyorsun adamdan?
Şu an sette sürekli birbirimize meydan okuma halindeyiz. İlk o başlattı. Benim de örgütlediğim bir takım var, bakalım kim kazanacak.
Siz nasıl bir ikili oldunuz?
Kerem çalışkan, çok özverili, kibar, bütün sete karşı böyle. Ayrıca hatta çocuklara ve hayvanlara, her canlıya aynı şekilde… Herkesin onunla bir kere çalışması gerektiğini düşünüyorum. Çok destek oluyor, oturup sohbet ediyoruz, sıkıntımızı paylaşıyoruz.
Dizilerde Türkiye’nin en yakışıklı adamlarıyla partner oldun. Biraz zor beğenirsin artık. Ne arıyorsun karşındakinde?
Ben zekâdan etkilenirim; zekâ, enerji, aura ve insanlara karşı davranışı önemli. Çok yakışıklı olmasına gerek yok, içi güzel olsun. Biliyorum herkes bu cevabı veriyor ama gerçekten ben herkesin dönüp bakmayacağı kişilere döner bakarım. Önemli olan saçtığı enerji.
Var mı o enerjiyi saçan biri?
Yok. Öyle bir zamanım da yok.
Seni dışarıdan görenler hep “Ne kadar tatlı, efendi” demişler, gerçekten öyle misin
Tatlıyım, enerjiğim ama benim de çok agresifleşebildiğim yanım var. Onu da genelde kalp kırmadan atlatmaya çalışıyorum. Kırmadan, incitmeden karşı tarafa uyarımı yaparım. Çünkü yapmazsam ne o anlayacak ne de ben mutlu olacağım, mutsuz olmak istemem.
Ekranda fiziksel olarak nasıl göründüğün önemli midir?
Benim için nasıl göründüğüm son planda, önemli olan nasıl oynadığım.
Ekrandaki kızların yüzleri birbirine benziyor. Senin estetiğin yok galiba?
23 yaşımdayım, estetiğe ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum, dolgu ve botoksa karşı değilim, yapanlara saygım var ama ben tercih etmiyorum.
Bundan sonrası için hayallerin ne?
Şöhret çok garip bir şey, bir gecede parlıyor, bir gecede sönebiliyorsun. Bir gecede parlamak gibi ya da ‘Bu yıl benim yılım olsun’ gibi bir amacım yok. 40’ımda ‘başarılı’ diye anılmak istiyorum. Herkesin ilk aklına gelen oyuncu olmak istiyorum, hayalim bu. Bu işi yurtdışında yapmak da aklımda var, bunları yaparken bir ailem, çocuğum olsun istiyorum.
Sence şimdiye kadar en yanlış anlaşıldığın yanın ne oldu?
Sen de biliyorsun, bu sektörde üç dersin; beş olur, sekiz olur… Aslında hiç alakası yoktur, sen sıfırken 10 olduğun duyulur. Bunlar biraz işin şatafatları ve her şey yanlış aksettirilebiliyor, bunu çok yaşadım. Beni bilen biliyor diyorum ve çok da takılmıyorum.
Pendik’te oturuyormuşsun. Deneme çekimlerine gidiyor, Avrupa Yakası’na geçiyor, kayboluyor hatta ağlıyormuşsun. Şimdi o yollardan arabanla geçerken ne hissediyorsun?
Bak hâlâ gözlerim doluyor. İnsan bir şeyi çok yapmak isteyince oluyor. Annem de babam da çalışırdı. Onların beni ajansa
ya da reklam çekimine götürecek zamanı yoktu. Zamanla bunu kendim, onlara haber vermeden yapmaya başladım. Param da yoktu, evet kayboldum da çünkü ben Anadolu Yakası’nda büyüdüm. Şu anda gerçekten o yollardan arabamla geçiyorum ve kendimi takdir ediyorum. Kendime “İsteyip de yapamayacağın hiçbir şey yok” diyorum, gururlanıyorum ve ağlıyorum.
#related_item_748245#