resim yok
01 Mart 2012 - 00:00

 

Show TV’nin yeni dizisi ‘Suskunlar’ bu akşam ilk bölümüyle ekranda. Başrollerini Murat Yıldırım, Sarp Akkaya, Tugay Mercan ve Güven Murat Akpınar’ın oynadığı dizi, kaybolan çocukluklarınınhesabını sormak isteyen dört gencin hikayesini anlatıyor
Yeni diziniz ‘Suskunlar’,  Barry Levinson imzalı ‘Sleepers’ filminden esinlenerek senaryolaştırılmış. Orijinalinden farklılıkları var mı?
Sarp Akkaya: Hikayede, karakterlerin gelişiminde farklılıklar var. Bir kaza sonucu meydana gelen talihsiz bir olaydan dolayı ıslahevine düşen ve orada bir müddet yatan dört   arkadaşın hikayesi. 
Murat Yıldırım: Sonuçta bu  bir dizi olduğu için uzun soluklu   olacağına inanılıyor. Kendi içerisinde sürprizlerini barındırıyor. Çıkış   noktası çocuklar. Ve bu insanların  büyüdükten sonraki psikolojilerini  işleyeceğiz. Çocukların o halleri,   samimiyetleri gerçekten    izleyenlerin tüylerini diken diken  edecektir. Bir şekilde bir şeylere   ışık tutabilirsek işimizi iyi   yaptığımızı düşüneceğiz.
S.A.: Çok gerçek bir aşk hikayesi de var işin içinde. İzlediğimiz zaman bu kadar da olmaz diyeceksiniz.
M.Y: Aşkın da, dostluğun da temeli çok sağlam. İntikam alma hissiyatı da çok sağlam. O yüzden çok samimi bir iş.
 
Senaryonun önemi
Neden bu dizide olmak istediniz?
M.Y: Bu sene iş yapmayı düşünmüyordum ama Timur Savcı ve Pınar Bulut bu kararımı değiştirmemde yeterli oldu. Kadroda Sarp ve diğer arkadaşlarımın olması da  ekstra mutluluk verdi tabii. 
S.A.: Ben daha önce çalıştığım ve ne kadar yetenekli olduğunu bildiğim için “Senaryoyu Pınar yazacak” dedikleri zaman okumadan “Tamam” dedim. Senaryo çok önemlidir bir oyuncu için. Yapım şirketi ve yönetmen de öyle. 
Tugay Mercan: Beni Zeki karakteri çok etkiledi. Çok yakın hissettim kendime. 
 
Güven Bey, siz kadroya nasıl oldunuz?
Güven Murat Akpınar: Ben  aslında Tugay’ın oynadığı rol için  gitmiştim ama Tugay almış götürmüş... Sonra “Bir rol daha var” dediler görüşmeye gittim ve rolü kaptım. 
S.A.: Benim çok takdir ettiğim   bir şey yaptı Güven. Deneme çekimlerine  giriyor, oradan olumlu bir cevap gelmiyor ve eve gider gitmez bilgisayarının başına geçip çeşitli fotoğraflarını çekiyor.  Ve diyor ki “Bakın böyle de olabilirim, böyle de...” Bu bir oyuncunun rolü almak için değil, oyunculuk yapmak için neler  yaptığını gösteriyor bize.   
M.Y: Bruce Willis’in de öyle bir  hikayesini biliyorum. Siyah kadın deneme çekimlerine bile gidermiş. 
Karakterler ince ince örülmüş
 
Canlandırdığınız karakterleri  anlatır mısınız?
S.A.: Bilal’i oynuyorum. Nam-ı diğer Sarı. Lakabımı çok seviyorum çünkü herhalde hayatımda bana bir daha “Sarı” denmez. İbo’yla hiçbir zaman kopmamışlar. Mahallenin sevilen, bıçkın delikanlısı. Düşünmeden hareket ediyor. O serseri görüntüsünün ardında ihtiyaç duyduğu dostluğu kardeşliği arayan, onu bulduğu zaman da sahip çıkan duygusallığa sahip bir karakter. 
M.Y: Pınar Bulut karakterleri oluştururken bence çok iyi çalışmış. Bilal, Ecevit, İbrahim... Üç karakter birbirini çok iyi tamamlıyor. Benim oynadığım Ecevit, çocukluğunda hem ailesinden hem hapishanede gördüğü şiddet yüzünden babası gibi olmak istemeyen, adaleti savunan bir avukat. 20 yıl sonra, tam da unuttuğunu düşündüğü bir anda Zeki’nin olayları başlatmasıyla tekrar her şeyi sert bir şekilde hatırlamaya başlıyor. Bu olayları adalet sistemiyle yargılamak istiyor. Önce yasalara göre hareket etmeye çalışacak, ama sonra kendi hissettikleri ön plana çıkacak.
Giderek değişen bir karakter. 
T.M.: Zeki karakterini oynuyorum. Kendi dünyasında yaşıyor, kimsesi yok. Bu dört arkadaşın içinde olayları en ağır o yaşıyor. Kapalı bir adam. Dizinin dış sesi aynı zamanda. 
G.M.A.: Ben çok seviyorum rolümü.  İbrahim’i oynuyorum, çok tatlı bir adam. Çok saf. Tek başına hareket edemiyor. Canını verebilecek kadar seviyor   arkadaşlarını. Çok duygusal bir adam.
 
Gerçek hayatta var mı böyle  dostlarınız?
M.Y: Biz de dört yakın arkadaştık, beraber büyüdük. Onları hayal ederek oynadığım sahneler oldu. 20 yıl aradan sonra bir tanesi telefonumu bulup çekim esnasında beni aradı ve sete geldi. Çok düşündüm ve bu olayı çağırdım herhalde. 
S.A.: Ben 32 yaşındayım, 28 yıllık  arkadaşım var. Dört yaşımdan beri  tanıdığım. Dört yaşımdayken de iki kat  üzerimde oturuyordu, taşındık yine iki  üzerimde oturuyor. O yüzden daha iyi   anlayabiliyorum Ecevit’i de, Bilal’i de... 
 
 
“KİMSE ROL KESMİYOR”
Peki, neden izleyelim ‘Suskunlar’ı? 
Murat Yıldırım: Ben izleyici olarak bu diziyi izlerdim. Gerçek bir durum var ortada ve ancak bu kadar sahici yansıtılabilir. Kimse rol kesmiyor. Zaten oyuncu olarak ilk aklımıza gelen şey, bu çocukları savunmak zorundayız. Biraz   daha ağır bir yük o yüzden. 
Sarp Akkaya: Gönül rahatlığıyla hepimiz yaptığımız işin altına imza atıyoruz. İyi ki ben bu dizide oynuyorum. Çocukların uğradıkları haksızlık, o çaresizlikleri insanı etkiliyor. Böyle dostluklarınız varsa geçmişinizde ister istemez kendinizi özdeşleştiriyorsunuz.

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin