Yıldırım Mayruk-Barbaros Şansal ikilisinin defilesinde göze çarpanlar!

Türkân Şoray, Bülent Ersoy, Nebahat Çehre gibi gösteri dünyasının yıldızları bu kez izleyici sıralarındaydı.

resim yok
21 Kasım 2013 - 12:07
Magazin

Türkan Şoray, Bülent Ersoy, Nebahat Çehre gibi gösteri dünyasının yıldızları bu kez izleyici sıralarındaydı.

Çağla Şikel, Deniz Pulaş, Sema Şimşek, Yüksel Ak gibi popüler modeller podyumdan geçerken ben de izliyordum. Elde not defteri bir defileyi izlemenin gayet havalı bir şey olduğunu fark ettim.

Vatan Gazetesi'nden Eyüp Tatlıpınar'ın yazısı şöyle:

İşte, Yıldırım Mayruk-Barbaros Şansal ikilisinin ‘MODE-ON’ başlıklı defilesinde gördüklerim:

Hayatımda ilk kez bir defile izlemeye gitmekteyim ve "Şu futbolda ne buluyorsunuz? 22 kişi topun peşinde koşmaktan ne anlıyor?" diyenler kadar durumun yabancısıyım. Öte yandan heyecan duyacak kadar merakım var; mesela ofsaytı bilmeyen o ilgisiz yabancıya karşılık yola çıkmadan önce haute couture'ün anlamına, tarihine google'dan bakmışım, 'otkutür' biçiminde okunduğunu öğrenmişim.


Geldiğim yer Yıldırım Mayruk'un '2023'e Hikâyeler / MODE-ON' başlıklı defilesi. Konseptin yaratıcısı 'terzi yamağı' Barbaros Şansal. 150 kişilik bir ekip 2 ay boyunca gece gündüz çalışıp 2013-2014 kış sezonu koleksiyonunu hazırlamış. 82 parçalık bu koleksiyonu 28 model sunacak.

 

BÜLENT ERSOY’U TANIMADIM AMA SOR BİR NEDEN?

Gümüşsuyu'nda yeni açılan Park Bosphorus İstanbul Hotel'de defile için hazırlanan salonunun önü epey kalabalık. Açıkçası renkli, 'çılgın giyimli' davetliler görmeyi bekliyordum ama papyonunu vidalarla süslemiş bir çocuğun, şapka ve fularlarıyla dikkat çeken bir iki kadın ve erkeğin dışında davetlilerin renkliliği Beyoğlu İstiklal Caddesi seviyesinin altındaydı.

Moda blogger'ı olduğunu anladığım iki genç kadınla sohbet ederken, herkesin teknik direktör ve siyaset uzmanı olduğu Türkiye'de, herkese uygun yeni mesleğin moda eleştirmenliği olduğunu öğrendim. Kendi deyimleriyle 'önüne gelen' moda blogu açıyormuş. Uzakta gördüğüm siyah kare şapkalı, gözlüklü kadının davetliler arasında bir defileye en çok yakışan kişi olduğunu düşünürken moda blogger'larına fikirlerini sordum. "O Bülent Ersoy" diyerek kendi aralarında konuşmaya başladılar. Blogger bakışlarında biraz dışlama, küçümseme hissetmedim değil. Ama yani tanımamakta hatalı değildim bence; televizyon programlarında tavus kuşlarını kıskandıracak renklilikte ve kabarıklıkta giyinen Ersoy, tanınmayacak bir sadelikteydi.

 

DEFİLEYE GİDECEKLERE NOT: YELPAZE OLMAZSA OLMAZ

Davetliler arasında, birazdan Türkân Şoray'ın geleceği konuşulurken defile salonuna alındık. Basın ve blogger'lar için hazırlanmış, podyuma yakın ikinci sıraya... İkinci sıranın en fiyakalı yanı, "Cep telefonlarını kapalı tutalım, çekim yapmayalım lütfen" anonsuna rağmen herkesin ellerinde telefonlarıyla fotoğraf çekmeleriydi.

 

Fashion TV'deki defilelerde, ellerindeki yelpazeleri sallayan kadınları gördüğümde salonların çok sıcak olduğunu düşünürdüm. Fakat galiba meselenin farklı bir boyutu var. Çünkü salon serindi ve ilk sıranın hemen önümdeki sandalyesinde oturan kadın elindeki yelpazesini sallıyordu.[reklam]

KARANLIĞIN ZALİM KAPISINI ARALAYAN ELBİSELER

Bilemiyorum, "Biraz da kreasyonlardan bahset" diyenler var mıdır? Modeller giydikleri paltolarla podyumda geçmeye başlarken, sandalyelere bırakılan broşürdeki koleksiyonu tanıtan metnin, kafamı kaldırıp modellere bile baktırmayan şu dizeleri onları susturmaya yeter sanırım; "Modanın devriminden güç alan gözükara makas darbeleri,/ Bu kez tamamen doğal dokularla/ Yaratıcılığın özgürlük tutkusunun işgalini uyguluyordu."

Yetmediyse, 'Çağdaşlık', 'Atatürk', 'başkaldırı', 'her yer aşk her yer moda' gibi ifadelerle süslenerek devam eden metinden bir tadımlık daha: "Tutsak düşürülmeye çalışılan Merinosun yünlü dokumaları/ Dutlardan gelen en nadide ipek ile astarlanmış/ Pera'nın, kemik düğmelerini anahtar yaparak/ Doğanın sunduğu tüm ihtişamı harmanlayıp sessiz çığlığı ile/ Aniden karanlığın zalim kapısını sonsuza dek aralıyordu..."

 

GEZİ EYLEMLERİNE SAYGI…

Paltolarla başlayan defilede modeller podyumdaki geçişlerini daha açık ve gittikçe transparanlaşan giysilerle sürdürürken en fazla alkışı iki şey aldı: İlki, az önce bahsettiğim metnin, içinde Atatürk geçen dizeleri okunurken kırmızı giysisiyle podyumdan geçen Çağla Şikel’di. İkincisiyse gözden kaçması imkânsız bir zarafate sahip beyaz bir gelinlik...

Fısıltılar en çok, Tolga Karel’in eşi olduğunu duyduğum, vücuduna siyah yapraklar yapıştırmış Günay Musayeva’nın üstsüz biçimde podyuma çıkmasıyla yoğunlaştı.

 

Yarım saatlik defilenin finalinde Yıldırım Mayruk'la podyuma çıkan Barbaros Şansal'ın bir gözü korsan bandıyla kapalıydı. Gezi eylemlerinde gözlerini kaybedenlere bir saygı gösterisi...

 

PRESTİJLİ MANKEN ELMA YEMESİNDEN BELLİ OLUR

Davetliler Bülent Ersoy'la fotoğraf çektirme telaşındayken salondan çıktık. Hangi ara o kadar çabuk hazırlanıp giyindiklerini anlamadığım modeller bizden önce çıkmıştı. İçlerinden biri özellikle dikkat çekiciydi. İnsanların arasında podyumdaki gibi salına salına yürürken gösterişli biçimde, daha önce provasını yapmış gibi elindeki elmayı yiyordu. Elma yemenin çok prestijli, çekici, karizmatik bir şey olabileceğini düşünmemiştim hiç. Yanına yaklaşıp kendimi tanıttım; "Merhaba ben gazeteciyim, bir şey sormak istiyordum." Sıcakkanlı ve nazik bakışını gördüğümde elmayı severek mi yediğini sordum. Tam emin olamadım ama şaşırdı sanırım, gülümsemekle yetinip arkadaşıyla konuşmaya başladı.

 

 

BÜLENT ERSOY'A BÜYÜK ŞOK! DETAYLAR BURADA!

Aşağıdaki bağlantıdan Diziler instagram hesabını takibe alarak güncel dizi haberlerini instagram üzerinden de takip edebilirsiniz.

@diziler

üyeler ne diyor?

resim yok
:-) :) :o) :c) :^) :-D :-( :-9 ;-) :-P :-p :-Þ :-b :-O :-/ :-X :-# :'( B-) 8-) :-\ ;*( :-* :] :> =] =) 8) :} :D 8D XD xD =D :( :< :[ :{ =( ;) ;] ;D :P :p =P =p :b :O 8O :/ =/ :S :# :X B) O:)
Kapat

bizi takip edin