TRT tabii‘nin bu sezon merakla beklenen dizilerinden Siyah Bere hem konusu hem de oyuncularıyla adından söz ettiriyor. Dizinin başrol oyuncuları Özge Gürel ve İlhan Şen diziler.com ekibinin konuğu oldu. İkili Siyah Bere dizisi ve yeni projeler hakkında çok özel açıklamalarda bulundu. İşte röportajımızdan detaylar!
İlk kez bu projede mi tanıştınız? Partnerliğiniz hakkında ne söylersiniz?
İlhan Şen: Özge ile ilk kez Siyah Bere setinde tanıştık ama sanki yıllardır tanıyormuşum gibiydi. Hiç yabancılık çekmedik.
ARKADAŞLIĞIMIZ SAMİMİYET İLE BAŞLADI!
Partner olduğunuzu öğrendiğinizde ne yaptınız? Birbirinizi araştırdınız mı?
- Özge Gürel: Buna araştırma demeyelim de, arkadaşlarıma İlhan ile aynı projede bulunacağımı söylediğim zaman çok güzel cevaplar aldım.
- İlhan Şen: Zaten zamanla ister istemez bir kulak aşinalığı oluşuyor. Daha önce birlikte çalışmış, aynı sette bulunmuş insanlarla bir şekilde yollarınız kesişiyor. Özge hakkında da hep çok güzel şeyler duymuştum. Arkadaşlığımız tamamen samimiyet ile başladı, buraya kadar geldi ve büyük ihtimalle bundan sonra da devam edecek.
Siyah Bere’de sizi çeken ne oldu?
- İlhan Şen: Proje geldiğinde ve senaryoyu okuduğumda, sevgili Yağız Alp Akaydın’ın adını, partnerimi, oyuncu arkadaşlarımı ve senaristi gördüğümde aslında ‘hayır’ demek mümkün olmadı. Kabul süreci de öyle çok uzun ve karmaşık değildi; kısa bir değerlendirme sürecinden sonra ‘bu işte bende varım’ dedim ve Siyah Bere projesine dahil oldum.
- Özge Gürel: İlhan’ın söylediklerine katılıyorum, benim içinde benzer bir süreçti. Şartlar birebir uymasa dahi tüm parametrelere baktığınızda her şeyin çok doğru bir yerde olduğunu görüyorsunuz ve senaryoya dahil oluyorsunuz. Zaten böyle bir projede geri durmanız veya arkanıza dönüp gitmeniz pek mümkün olmuyor.
ŞARTLAR DEĞİŞTİKÇE DOĞRULAR DA DEĞİŞİYOR
Özge Hanım Nilgün karakterini nasıl tanımlarsınız?
- Özge Gürel: Nilgün’ün, kendi içsel kaosunun içinde bile sorumluluk bilincini ve işine olan saygısını kaybetmemesini çok değerli buluyorum. Volkan’la ilişkisi de yalnızca bir danışan-danışman ilişkisi değil bence; bu durum sadece Volkan özelinde de değil. Nilgün bana, karşısındaki insanı bir bütün olarak görmeye çalışan ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çabalayan biri hissini veriyor. Onun bu yönünü çok sevdim. Ayrıca kendi doğrularının peşinden gitmesi de çok kıymetli; çünkü biliyoruz ki şartlar değiştikçe doğrular da zaman zaman değişebiliyor. Hayatta tek bir doğru yok.
Peki siz Volkan karakterini nasıl tanımlarsınız?
- İlhan Şen: Aslında Volkan’ı ilk dört bölümde oldukça farklı bir şekilde izliyoruz. Biraz aksi, çevresiyle iletişim kurmayan, empati yapmayan ya da yapamayan, aynı zamanda oldukça kararlı bir adam olarak karşımıza çıkıyor. Ancak ilerleyen bölümlerde bu tavırlarının arkasındaki nedenleri, onu bu hale getiren süreçleri görmeye başlıyoruz. Nilgün’le yaptığı telefon konuşması ve bazı seanslar sonrasında ise Volkan’ın dönüşüm hikayesi yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Seyirci, Volkan ile bir tank komutanı arasındaki farkı net bir şekilde hissedecek. Asıl işin en keyifli kısmı da bu dönüşümün, bu içsel yolculuğun anlatılıyor olması. O yüzden benim için bu proje çok değerli; çünkü tam anlamıyla bir değişim, dönüşüm ve yol hikayesi anlatılıyor.
VOLKAN’I ANLAMAK BÜYÜK BİR ÇABA GEREKTİRİYOR!
Özge ve İlhan olarak, Nilgün ve Volkan’a ne söylemek istersiniz?
İlhan Şen: Hikayede oldukça acı bir olay var ve bu durum Nilgün ile Volkan’ın yaptıklarından çok, yapmadıkları üzerinden düşündürüyor. Onlara kolayca kızamıyorsunuz; aksine anlamaya çalışıyorsunuz. Çünkü ortada sıradan bir durum ya da alalade bir insan yok. Volkan’a kızmak isteseniz bile kızamıyorsunuz. İlk başta ‘Biraz daha insancıl olabilir, daha iyi iletişim kurabilirdi’ diyorsunuz belki ama geçmişinde yaşadığı iletişim çabalarını gördükçe bu yargılarınız da yumuşuyor. Benim açımdan Volkan, tavsiye verilecek biri değil sadece dinlenmesi gereken biri. Onu anlamaya çalışmak zaten başlı başına büyük bir çaba gerektiriyor.
Özge Gürel: Her acının insanda bıraktığı etki çok farklı. Bizim kontrol edebildiğimiz tek şey, o acının bizi neye dönüştüreceği noktası oluyor.
Sizi tekrar televizyon ekranlarında ne zaman göreceğiz? Yeni projeler var mı?
- Özge Gürel: Şuanda ete kemiğe bürünmüş bir şeyden söz edemem ancak tabii ki ben de istiyorum. Umarım en kısa zamanda gerçekleşir.
- İlhan Şen: Özge’yle aynı fikirdeyim; televizyondan uzak kalmak, aslında çok da tercih edeceğimiz bir durum değil. Çünkü bu işi yapmayı gerçekten çok seviyoruz.