Dudaktan Kalbe; Ünlü müzisyen Hüseyin Kenan Günün çocukluğu nüfuzlu bir adam olan dayısı Saib Paşazadenin yanında zorluklar içinde geçmiştir. Saib Bey, onun rızası olmadan evlenen kız kardeşi Melek Hanımı hiç affetmemiştir. Melek Hanım, hırsızlık suçuyla mahkum olan kocası hapishanede ölünce, oğlu Kenan ve kızı Afifeyle ortada kalmış ve ağabeyinin ya...
Dudaktan Kalbe; Ünlü müzisyen Hüseyin Kenan Günün çocukluğu nüfuzlu bir adam olan dayısı Saib Paşazadenin yanında zorluklar içinde geçmiştir. Saib Bey, onun rızası olmadan evlenen kız kardeşi Melek Hanımı hiç affetmemiştir. Melek Hanım, hırsızlık suçuyla mahkum olan kocası hapishanede ölünce, oğlu Kenan ve kızı Afifeyle ortada kalmış ve ağabeyinin yanına sığınmıştır. Saib bey, etrafa karşı mecburiyetten onlara kucak açmış gibi görünse de, kızkardeşinin hatasını sürekli yüzüne vurarak, onları barındırmakla büyük iyilikte bulunduğunu başlarına kakarak hayatlarını zindana çevirmiştir.
Dayısı tarafından sürekli horlanan, itilip kakılan, hatta hırsızlıkla bile suçlanan Kenan, insanlardan uzak bir derviş gibi yaşayan Şem-i Dedeyle tanışıp, onun neyini dinleyince müziğe ilgi duymaya başlamış, bu konuda yetenekli olduğunu fark etmiştir.
Dayısı onun müzik eğitimi almasına şiddetle karşı çıkmış, liseden sonra mühendislik eğitimi alması için ısrar etmiştir.
Mühendis Kenanın arkasında kırık bir aşk hikayesi vardır. Lise arkadaşı Leylayı çok ama çok sevmiştir, ama Leyla zengin bir ailelenin kızıdır. Kenan ise dayısının yanında sığıntı gibi büyüyen fakir bir gençtir. Kenan kendini ona layık görmediği için genç kızı reddetmek zorunda kalmış, bir sene sonra Saib Beyin oğlu Cemille nişanlandığını öğrenmiştir. Çok acı çekmiştir Kenan, içine kapanmıştır. Bütün hayatının yoksulluk ve başarısızlıklarla geçeceğine inanmaktadır. Bu yarım kalan aşk onun ruhunda kapanmayan yaralar açacak, aşka inancını yitirecektir.
Mühendislik eğitimini tamamlarken müzikle ilişkisini hiç kesmemiş, okulu bitince de mesleğini yapmak yerine müzik öğretmeni olarak çalışmaya başlamıştır. Bir arkadaşının tavsiyesiyle Avrupaya giderek müzik eğitimini ilerletmeye karar verir. Bu arada kız kardeşi Afife evlenmiştir. Melek Hanım elinde kalan son mal varlığı küçük bir dükkanı satarak, oğlunu Avrupaya gönderir.
Yıllar sonra Hüseyin Kenanın büyüdüğü eve dönüşü muhteşem olur. O artık, şarkıları dillerden düşmeyen ünlü bir müzisyendir. Belediye Başkanlığına oynayan dayısı, şimdi onunla gurur duymakta, şöhretinden kendine pay çıkartmakta, Kenanı yere göğe sığdıramamaktadır.
Şimdi Dayısının Oğlu Cemille mutsuz bir evliliği olan Leyla ise pişmandır. Cemil, geçmişte kalan bu aşk hikayesini bilmemektedir. Onun başarısını kıskanmaktadır.
Kenan da çok değişmiştir, ünlü olmanın bütün nimetlerinden yararlanmaktadır. Komşularından evli kadın olan Nimet Hanımın ilgisine karşılık verir.
Nimet Hanım Kenanla buluşmaya giderken, dikkat çekmemek için, Lamiayı da yanında götürmektedir.
Lamia uzak akrabalarının yanında büyüyen yetim bir genç kızdır. Hüseyin Kenan hayranıdır. Kendi rızası bile sorulmadan, akrabalarının takdiriyle nişanlandığı gencin askerliğinin bitmesini beklemektedir. Evin bütün işi omuzlarındadır. Nimet Hanımın onu yanında taşıma sebebini bildiği halde işten güçten ve pek de sevilmediği bu evden ara sıra uzaklaşmak Lamiaya da iyi gelir, ama bu durum zamanla Lamiaya acı vermeye başlar.