11 kişinin
favori dizisi oldu
Şimdi Onlar Düşünsün; İstanbul'da son derece lüks bir konakta yaşayan Latif Bey 75 yaşındadır ve hem çevresince hem de çalışanları tarafından çok sevilen bir adamdır. Latif Bey, inşaattan otomotive, gıdadan tekstile kadar geniş yelpazede iş yapan bir holdingin %70 hissesine sahiptir. Bu nedenle de holdingin yönetim kurulu başkanı...
Şimdi Onlar Düşünsün; İstanbul'da son derece lüks bir konakta yaşayan Latif Bey 75 yaşındadır ve hem çevresince hem de çalışanları tarafından çok sevilen bir adamdır. Latif Bey, inşaattan otomotive, gıdadan tekstile kadar geniş yelpazede iş yapan bir holdingin %70 hissesine sahiptir. Bu nedenle de holdingin yönetim kurulu başkanıdır. Geri kalan %30 hisse ise Aytekin Bey'e aittir. 55 yaşındaki Aytekin ise çalışanlar tarafından pek sevilmeyen high-sosyete bir tiptir. Anadolu'yu ve Anadoluluğu hakir görür. Aytekin'in en büyük amacı bu büyük holdingin başına geçmektir. İşte bu fırsat da Aytekin için doğmuştur. Nasıl mı?
Latif Bey bir kaza sonucu hayatını kaybeder ve Aytekin üzülmüş gibi dursa da elini ovuşturmaya başlar. Yönetimi toplar ve yeni yönetim kurulu başkanı olduğunu açıklar. Şirketin hukuk departmanı Ferruh Bey'in bir varisi olduğunu beyan eder ve Aytekin'in hevesi kursağında kalır. Bu kişi Malatya-Pütürge'de çiğköftecilik yaparak geçinen Aziz Keklik'tir. (Şafak Sezer) Hikayemiz de burada başlar.
Aytekin, taşralı bir çiğköfteciyi cüzi miktarda bir parayla kandırıp %70'lik hisseleri kolaylıkla alacağını düşünür. Öyle ya, çiğköfteci için 20 Milyon TL çok çok iyi bir paradır. Apar topar Malatya'ya gider ve Aziz Keklik'i bulur.
Aziz, annesi Saniye Hanım ve kız kardeşi Reyhan'la birlikte yaşamaktadır. Aziz, aniden parlayan, biraz kaba saba biri gibi görünse de yufka yürekli, naif, mert, gelenek göreneklerine bağlı, kul hakkını gözeten, çocuk ruhlu ve özünde son derece iyi bir adamdır. Parada pulda gözü yoktur. Aziz’in hayat sloganı: “azıcık aşım, ağrısız başım”dır. Girişken değildir ama uyanıktır. Kasabada herkes tarafından çok sevilmektedir. Çiğköfte dükkanında krallar gibi takılmaktadır. Herkese kolumda altın bileziğim var, hiçbir yerde aç kalmam, çiğköfte ustasıyım ben ya, Amerika’ya gitsem orda bile aç kalmam demektedir… Onun için en değerli şey, çiğköfte ustası olmaktır. Dünyanın en önemli işiymiş gibi davranır.
Biraz saf. İyi niyetli. Söylenen her şeye kanıyor, hemen gaza geliyor. Parayı sevmiyor. Bir diğer önemsediği özelliğiyse iyi halay çekmesidir. Halay başıdır ve halay başı olmayı önemser. Her düğünde mendili alıp ekibi yönetmesini isterler. Herkes Aziz'i tanır, bilir, saygı duyar. Halay başı sorumluluk ister, yanlış yapmaz, dürüsttür diye düşünür.
Aziz'in annesi Saniye Hanım, oğlu Aziz’i çok seviyor, ama kızı Reyhan ile sürekli çatışıyor. Kızının yaptığı hiçbir şeyi beğenmiyor. Reyhan bir yemek yaptı diyelim, eline sağlık güzel olmuş ama buna az dereotu katsan lezzetli olurdu, der. Reyhan da delirir bir şeyimi de beğen be anne… Ben dünyanın en güzel yemeğini yapsam bile, bir kulp buluyorsun, abim yemeği yaksa bile ne güzel yakmışsın canım oğlum dersin. Saniye şarlar kızına; abini çekemiyorsun sen. Saniye oğlunu yakışıklı, aslan gibi görse de, kızını beğenip güzel bulmaz.
Reyhan küçükken çok güzeldi, ay parçası gibiydi, büyüdü böyle oldu. Valla bunu evlendiriyoruz ama çocuğa da yazık diye sürekli kızını gömer.
Aziz'in kardeşi Reyhan, liseden sonra okutulmamış. Ama okumaya düşkün, eline ne geçse okuyor. İnternette bloglara takılıyor. İnstagram, twitter facebookta geziyor. Sosyal medyayı, dünyadaki gelişmeleri, ünlülerin hayatını, magazin dünyasını, kitapları filmleri yakından takip ediyor. Aziz kardeşi için "bu kızı evlendirip evden gönderelim, bu yaşta kız evde ne işi var ya. 25 yaşına geldi hala bir koca bulamadı ya" diye düşünür. Anasına söyler, buna bir kısmet bulun gönderin bunu. Anası birilerini bulur, kızı istemeye gelirler. Ama Reyhan hep okumuş, duyarlı, ilgili, modern bir koca adayı aramaktadır. Reyhan bir nevi sosyal medya kızı… Bir erkeği tanımlarken hep aynı tarz konuşur, çay içenle olur, bıyıklıyla olmaz gibi konuşur.. Trip atar, trip atarken de hep “neyse sen başkalarıyla yedi kişi danaya giriyorsun galiba, sana iyi bayramlar yatıyom ben” diye kalıp cümleleri vardır. Kızdığında atarlı, laf sokmalı meşhurdur… “Arkamdan konuşup beste yapacağına yüzüme konuş düet yapalım”..
İşte Keklik ailesi böyle bir aile. Biz hikayemize devam edecek olursak. Velhasıl Aytekin Malatya'ya gelir, bir amcası olduğunu ve öldüğünü ayrıca ondan kalan bir holdingin patronu olduğunu söyler. Aziz'i ve ailesini alıp İstanbul'a getirir. Bu arada Aziz, Aytekin'in kızı Senem'e de görür görmez vurulmuştur. Senem, yirmili yaşların ortasında güzel, güleç, sevimli ve sempatik bir kızdır. Babası Aytekin kızını bir İngiliz leydi soğukluğunda olmasını istese de Senem, oldukça insan canlısı, kalbinin güzelliği yüzüne yansımış bir kızdır. Aziz'in o naifliğini, saflığını, insani yanını onunla vakit geçirdikçe görmeye ve ondan hoşlanmaya başlar.
Keklik ailesi İstanbul'daki lüks konağa uyum sağlamaya çalışırken, Aytekin de yavaş yavaş planını devreye sokmaya başlar. Aytekin, Aziz'den hisselerini belli bir miktar karşılığı satmasını ister ama Aziz bunu yutmaz. Üstüne bir de çiğköfteci Aziz, high-sosyete Aytekin'i kendi cemiyetine rezil edince Aytekin'in kalbi şöyle bir tekler.