Birce Akalay hakkında hiç duymadıklarınız!

Murat Ünalmış'la yollarını ayıran Birce Akalay, evliliğe hâlâ sıcak bakıyor: ''Evliliğin empati, sabır, saygı, sevgi, merhamet, sadakat gibi olmazsa olmazları var. Bir imzadan ibaret değil bahsettiğim. Tam bir yol arkadaşlığı...''

Konservatuvar mezunu bir oyuncu, eski bir balerin, tescilli güzel. Birce Akalay, kariyerinde hızla yol alırken, artık hayatta ne istemediğini çok iyi biliyor.

Oyuncu, hayattan ne beklediğini Harper's Bazaar'dan Işık Cansu Canayak'a anlattı. Oyunculuk kariyerinde, onu yedi tane dizi ve üç sinema filminde izledik bugüne kadar. Son olarak ATV'de Adnan Menderes'in yaşamını anlatan 'Ben Onu Çok Sevdim' adlı dizide Menderes’in büyük aşkı, sevgilisi 'Ayhan Adnan'ı canlandırdı.

Akalay, ''Bugüne kadar en çok etkisinde kaldığım karakter bu oldu. Annemin dahi henüz dünyada olmadığı bir dönemde, muazzam güçlükte yasak aşk yaşamış bir sanatçı, aynı zamanda mutsuz evliliğine rağmen güçlü durmaya çalışan bir anne. Başlangıçta benim için anlaması zor bir kadındı. Ama o yılların düşünce biçimi ve reflekslerini kavradığımda her şeyin su gibi akacağını hissediyordum. Öyle de oldu'' diyor.

BİRCE'NİN YOLCULUĞU

Birce Akalay'ı sadece dizilerle değil; bir güzellik yarışmasında aldığı derece ve spikerlik kariyeriyle de tanıyoruz. O, 2004'te özel bir kanalda yapılan güzellik yarışmasında üçüncü oldu, Avrupa’daki yarışmada ise yarı finale kadar çıktı. Ardından üç sene spor spikerliği yaptı, spor programları hazırlayıp sundu. Ama bunların da bir öncesi var:

''Yolculuğum küçük yaşta tanıştığım bale ile başladı. 13 sene bale eğitimi aldım ama maalesef dizimi sakatlayınca liseye düz bir okulda devam etmek zorunda kaldım. Orada hiç mutlu olmayınca Pera Güzel Sanatlar Lisesi’ne çevirdik rotayı, orada tiyatro okudum. Ardından İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümüne girdim. Bir yandan da spor spikerliği yapıyordum, diğer yandan sahneyi çok özlemiştim. Ben de tekrar konservatuvar sınavlarına girdim ve Haliç Üniversitesi Konservatuvar Tiyatro Bölümü’nü kazandım. Buradan da mezun oldum.''

KAFAM FARKLI ÇALIŞIYOR

Hatırı sayılır bir donanımı var Akalay'ın. Bale, spikerlik, tiyatro eleştirmenliği ve cebinde bir de konservatuvar eğitimi. Yıllardır ekranlarda, prime time dilimleriyle gördüğümüz bir kadın olmasına rağmen, yüzünü hiç eskitmemeyi başarmış olması da takdiri hak ediyor. ''Daha fazla tercih edilmek için göz önünde olmam gerektiğini öğütleyenler de var. Ama benim kafam pek öyle çalışmıyor.''

Çok hayal kuran biri değil Birce. Yapısı itibarıyla şanslı olduğunu, mesleki anlamda da pek kaygı duymadığını söylüyor. ''Ama sadece günü yaşamak gibi bir felsefem de yok. En büyük amacım, iyi bir insan olabilmek. Kariyer anlamında biz oyuncular çok kaygan bir zemindeyiz. Mesleğimizin yanı sıra iyi girişimlerde bulunup yatırım yapmamız gerekiyor. Okul ile çalışma hayatım birbirini takip ettiği için İtalya ve New York’ta gitmeyi çok hayal ettiğim kurslara el atma fırsatım olmadı henüz. En kısa zamanda bunu yapmak istiyorum.''[reklam]

YAŞ TELAŞIM YOK

Birce, 30 yaşını doldurmak üzere. Malum, çoğu kadın için 30, önemli bir eşik. ''Hayatta her şey bir deneyim. Yaşla ilgili hiç telaşlarım yok. Kaderciyim biraz. Ve kaderin sokaklarındaki yönümüzü kendi tercihlerimizle belirlediğimizi düşünüyorum. Geleni buyur etmeye, kaybetttiğimi de teşekkürlerle uğurlamaya çalışıyorum. O yüzden paniklerim yok.''

Akalay, 'Yer Gök Aşk' dizisinin setinde tanıştığı Murat Ünalmış ile birkaç sene süren evlilik yaşayıp ayrılmıştı. Ama bu, evliliği hâlâ sıcak bakmasına engel değil: ''Evlilik çok önemli bir toprak hayatta. Empati, sabır, saygı, sevgi, merhamet, sadakat gibi olmazsa olmazları var. Ve tabii ki bir gün onun bir de meyve vermesini istiyorsunuz. Yaradılışımız böyle. Bence insanın evrimi bu birleşimle ilerliyor. Ben de böyle evrimleşmek isteyenlerdenim. Kağıttaki bir imzadan ibaret değil bahsettiğim. Tam bir yol arkadaşlığı. Aile olabileceğime inandığım bir ruhla hayatımı yeniden birleştirmek isteyebilirim tabii ki.''

ASİ BİR GENÇ KIZDIM

Yeri gelmişken söylemeli, Birce'nin hayattaki en büyük önceliklerinden ve hayallerinden biri de anne olmak. ''Hep doğum gününün doğan kişiyle değil, annesine ait olduğunu düşünmüşümdür. Anneler çocuklarının doğum günlerinde onlardan daha mutludur. Çünkü sizin dünyaya geldiğiniz anı bir de onlar yaşamıştır! Ben de aynı duyguyu tüm kalbimle yaşamak istiyorum.''
Şu sıralar sevimli bir aile hikayesini konu alan yeni bir dizi projesiyle meşgul. Henüz somutlaşmış olmamakla beraber, bir tiyatro çalışması da sırada. Ama zaman dolu dolu geçerken Birce de dönüp değişiyor. ''Hayatta her şeyi deneyimlemenin öneminin farkında bir çocuktum hep. Biraz başına buyruk, hatta asi bir genç kızdım. Şimdi eskiye göre daha sakinim.
En önemlisi, artık hayatımda neleri istemediğimi biliyorum.”

YAŞAMANIN EN GÜZEL YOLU GÜLÜMSEMEK

Kadıköy'de, doğduğu bahçeli evde annesiyle yaşıyor. Suya kendini öylece bıraktığı, denizin içini izlediği anlarda, ailesiyle birlikteyken, hayvanlarla ve tabiatla iletişim halindeyken, merhametli insanların yanında, birikimleri dolup taşan ustaların sohbetlerinde ama en çok da bir çocuğun sıkı sıkı sarılışında huzur buluyor. ''Ruhumu dünyevi şeylerle değil, ruhani ve esas olan öğretilerle beslemeye çalışıyorum. Gülümsemenin gücünü kendime sürekli hatırlatıyorum. Yaşamanın en güzel yolu bu bence'' diyor.