Tamer Yiğit'ten şaşırtan itiraflar!

Türk sinemasının unutulmaz oyuncularından Tamer Yiğit aylar süren hastalığının ardından ilk kez konuştu.

Usta oyuncu bir dönem Yeşilçam’da çekilen filmlerin, arkasında güçlü erkeklerin bulunduğu kadın oyunculara göre yapıldığını söyledi.

O, Yeşilçam Sineması’nın en yakışıklı jönlerinden biriydi. Hem salon filmlerinde başrol oynadı, hem de vurdulu kırdılı macera filmlerinde… 50 yılda yaklaşık 200 film çevirdi. Geçtiğimiz mart ayında yoğun bakıma kaldırıldığını duyduk. Solunum yetmezliği vardı, durumu hayati risk taşıyordu.

Samimi açıklamalar

Haftalar sonra hastaneden çıktı ve nekehat döneminin ardından röportaj talebimi kabul etti. Tamer Yiğit ile hastalığını, mesleğini ve hayatı konuştuk…

-Salon filmlerinin jönüyken, neden avantür filmlerde oynamaya başladınız?

'Dört Yapraklı Yonca'dan Türkan'ın dışında afişte adımı en başta yazıyorlardı. Sonra zamanla birtakım şeyler değişmeye başladı. Yani jön sinemasından çıkıp, rejisör ya da senaryo sineması olmaya başladı. Öyle olunca bende avantüre kaydım.

-Diğer filmlerde hakkınızın yenildiğini mi düşündünüz?

Senaryo daha çok 'Dört Yapraklı Yonca' üzerine yazılıyordu. Biz onları taşıyan oyuncu durumunda kalıyorduk. Birlikte oldukları erkeklerin gücünün etkisiyle film onlara göre çekiliyordu. Türkan'ın arkasında Rüçhan Adlı, Fatma Girik'in arkasında Memduh Ün, Filiz Akın'ın arkasında Türker İnanoğlu, Hülya Koçyiğit'in' arkasında Selim Soydan vardı. Onların avantajları buydu. Bense tek başımaydım. Jön olarak rolüm kısıtlıydı. Ben de bu tür sinemayı sürdürmek istemedim, kendi yolumu çizdim, avantüre geçtim.

SIRTIMDAN AKAN TER AYAKKABIMA DOLUYORDU

-Sizi avantür filmlerde beğeniyle izliyorduk, o tarz oyunculuğun eğitimini almış mıydınız?

Zamanla öğreniyorduk. Hızlı avantür yapan Cüneyt Arkın ve ben vardım. Biz karşımıza alıyorduk 4-5 adamı, sen bana vurdun, ben sana vurdum; öbürü sırtımdan atladı, sen ona çelme taktın, en azından 4 dakikalık kavga mizanseni çeviriyorduk.Sırtımızdan akan ter ayakkabılarımızın içine doluyordu. Ben kendi kendimi yetiştirdim. Bizim zamanımızda okuduğunuz senaryoyla oynadığınız senaryo çok farklı oluyordu.

-Bu filmlerde oynarken hiçbir yeriniz kırıldı mı?

Burnum kırıldı, omzum çıktı. Kasımpaşa'da bir teyzemiz vardı. O çıkıkları çeker, kırıkları onarır, ertesi gün sete dönerdik. Vücudumda iki platin, 4 tane vida ile dolaşıyorum.

Bugünkü Dizi Oyuncularından Bazılarını Biz Figüran Bile Seçmezdik

-Kurtlar Vadisi'nde de rol aldınız. Kendi isteğinizle mi ayrıldınız?

Yok benim rolüm o kadardı. Benden sonra Nefise Karatay da ayrıldı. Hatta, öleceğimizi anladım, ona söyledim. 50 sene bir işi yapınca filmdeki akıbetini görebiliyorsun.
[reklam]
-Necati Şaşmaz'ın oyunculuğunu nasıl buluyordunuz?

Sizin gördüğünüz gibi. Neticede prodüktör kimin üstüne yatırım yapıyorsa o alıyor, götürüyor. Yan rollerle de beslediği zaman oyun bitiyor. Bizim zamanımızda da sinema da bazı insanlar vardı, aldı götürdü. Bugün dizilerde oynayan bazı oyuncuları biz figüran bile seçmezdik yani. Bu iş oyunculuğa dayalı olsa Yıldız Kenter, rahmetli Müşfik Kenter sinemanın duayenleri olurdu. Sadece oyunculuğa dayalı bir iş değil bu. Perdeden bir takım şeylerin seyirciye aksetmesi, üstüne yatırım yapılması. Ne büyük tiyatrocular var, hiçbir yere gelemediler. Yıldız Kenter küçük bir isim mi?

6 KEZ ÖLÜMLE BURUN BURUNA GELDİM

-Hayatınızda kaç kere ölümle burun buruna geldiniz?

Valla 6 defa ölümle burun buruna geldim. Film icabı 'Yörük Ali'de hakiki mermiyle üzerimdeki 'kepenek'e (çoban giysisi) ateş ettiler. O zaman fünye münye yoktu. Tüfekle ateş ettiler. Kurşun kepeneki hemen omuzumun üstünden deldi geçti. Bir başka filmdeyse yüksekliği 10 metre olan bir balkondan atladım. Aşağıda branda tutanlar rejisörün stop demesiyle birlikte brandayı bırakınca Hazerfen Çelebi gibi kanat çırpa çırpa düştüm. Ölüyorum zannettim. Ayrıca trafik kazaları geçirdim.

MERYEM'İN YAPTIĞINI BİR TÜRK YAPSA TEFE KOYARLAR

- Meryem Uzerli 'Tükenmişlik Sendromu'na yakalandığını öne sürerek diziyi bıraktı. Devam eden ve iyi de giden bir işi bırakmak sizce etik mi?

O Avrupalı. Türkiye'de oyuncunun garantisi yok. Bir dizi tutuyor, iki dizi daha yapıyor, üçüncü de yok oluyor. Meryem Uzerli'nin yaptığını Türk Sineması'ndan bir insan yapsa tefe koyarlar. Hiçbir prodüktör iş vermez. Seti bıraktı gitti diye işi biter. Dizi piyasasında olmazsa olmaz diye bir şey yok. O ölür, yerine 'Pakize' hanım gelir, Tamer gider yerine Ahmet bey gelir. 3-4 bölüm kala yaptığı yanlış bence 90 bölüm götürüyorsun da 3 bölüm mü götüremiyorsun?

Eski sağlığına kavuştu

-Geçmiş olsun, sevenlerinizi korkuttunuz, neyiniz vardı?

İdrarda kan görünmesiyle başladı her şey. Sonra kontrolde idrar kesesinde tümör çıktı. Tümörü aldırdık. Tümörü temizlemek için aşı yaptılar. Aşı kan yoluyla ciğerime gitti. Enfeksiyon yaptı. Bu milyonda bir olan bir ihtimal başıma geldi. Onu da kortizonla iyileştirmeye çalıştılar. Kortizonu vurunca şeker 645 oldu. Bu defa şekeri indirmeye çalıştılar. 2 ay sonra prostat bozuldu. Tedavim 5 ay sürdü.

- Erken teşhis miydi?

Evet, erken teşhisti. Ben kum falan döküyorum zannettim. Meğerse tümörmüş.

-Kemoterapi görüyor musunuz?

Hayır doktorlar gerek görmedi.

SİNEMAYI SEVDİĞİMİ SÖYLEYEMEM

-Oynamayı çok istediğiniz bir rol kaldı mı?

Bilmiyorum belki vardır. 50 yıl iyi bir zaman. Yorulduk artık. Biraz da bıkkınlık geldi galiba. Saat 7'de git, akşam ne zaman döneceğin belli değil. Yağmur yağdı dur, güneş açtı dur, çekilir bir meslek değil bu. Sinemayı sevdiğimi söyleyemem. Ekonomisi için, işe girdik. Gençtik ondan sonra devam ettik. Hepsi bu.