İlk sezonu izledik, sevdik… Derken Westworld’ü ülkemize uyarlasak ortaya nasıl bir iş çıkardı soruları zihnimizi meşgul etmeye başladı! Sahi, nasıl olurdu ki diye düşünenleri alalım mı biraz yazımızın derinliklerine?
Pardon, o bar neredeydi acaba?
Dünyayı yarattık, içerisine robotlarımızı yerleştirdik. Güzel oldu, şimdi ufak tefek dokunuşlara kaldı iş. Öncelikle Westworld’deki o bar bizde olmaz şekerim. Şehrin ortasına bir adet Yörük çadırı kuracağız, hanım ablalar gözleme açacaklar… Ay, şöyle bir kıymalı kaşarlı. Olsa da yesek!
Şarap yok, ayran içsinler!
Bölümler boyunca o bardaklar hiç boşalmadı, doldur doldur iç! Fakat bizde de o pek gidecek gibi durmuyor. E, ayran ikram edelim en iyisi biz misafirlerimize… Bol köpüklü! Ya da şerbet. Ustam çek bi’ karadut şerbeti bize en soğuğundan…
Bacıyan-ı Rum olmazsa olmaz bak şimdi…
Dizide biliyorsunuz misafirlerin eğlendirilmesi için yaratılan pek de güzel kadın robotlar var… Fakat bu evreni Türkiye şartlarında kuruyoruz dedik, o hanımefendiler Westworld evrenimizden içeri adım atsa bizim robotlarımızın kafaları yanabilir, kısa devre yapabilirler… Gerçi bir ayar çekebilirdik, o dönemdeki Türk insanının şaşırmamasını sağlayabilirdik, ama biz gerçeğine uygun olsun istiyoruz! O yüzden Bacıyan-ı Rum kadınlarını sizin için Yörük Çadırı’na yerleştiriyoruz. Bacıyan-ı Rum ne mi? Dönemin sosyal hayata karışan, sözü geçen ve yüce gönüllü Türk kadınları birliği… Yörük Çadırında duracaklar ve gelenlere akıl dağıtıp dert ortağı olacaklar. Bir karmaşa çıktı mı da atlarına binip beylerine yardıma koşacaklar! Öyle eğlenmeymiş, jartiyerli çoraplarmış… İşimiz yok bizim!
Oldu mu şimdi?
Kurguladığımız dünyaya şöyle bir baktık da, ne bileyim olmadı sanki… Sizin de kafanızda “dll.notfound” uyarıları çıkmaya başladı değil mi? İyisi mi biz bu projeyi uzuuunca bir süre rafa kaldıralım, orada tozlansın ve unutulsun. Westwold’e dönelim, onu koruyalım, sevelim.